Kırıkkale Millî Eğitim Müdürlüğü Rehberlik ve Araştırma Merkezi psikolojik danışmanlardan Zeynep Yıldırım, “Zorbalık türlerinden herhangi birine maruz kalan çocukların benlik algısı düşmekte, depresyon ve kaygı düzeylerinde artış olduğu görülmektedir. Çocuğun benliğinde oluşacak hasar, hayat boyu devam edecek sıkıntılara yol açabilmektedir. Bu nedenle çocuklara, zorbalık davranışına maruz kaldıklarında güvendikleri bir büyüğünden yardım istemeyi ve hayır diyebilmeyi öğretmeliyiz.” dedi
HABER: TAHİR ERDEM
Son yıllarda sıklıkla duymaya başlanılan akran zorbalığı konusunda bilgiler veren Yıldırım, “Saldırganlığın ve şiddetin türlerinden biri olan akran zorbalığı, bir birey ya da grubun başkaları üzerinde kuvvet uygulayarak zarar vermek amacıyla sistematik olarak sergilenen sözel, fiziksel, sosyal tutum ve davranışlarda bulunma halidir. Kısacası zorbalık, güçlü olanın güçsüz olana sürekli ve kasıtlı bir biçimde uyguladığı şiddet içeren davranış anlamındadır.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, teknoloji kullanım yaşının çocuk yaşlara kadar inmesi nedeniyle siber zorbalık oranlarında artış görüldüğüne dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Siber zorbalık, “Zarar vermek amacıyla, bir birey ya da grup tarafından, elektronik posta, cep telefonu, çağrı cihazı, kısa mesaj servisi ve web siteleri gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımını içeren; kasten, tekrarlayıcı bir şekilde ve düşmanca davranışları destekleyen davranışlar” şeklinde de tanımlanmaktadır. Akran zorbalığının nedenlerine baktığımızda ergenlerin duygusal zorbalığı statü kazanmak amacıyla kullanmaları, zorbanın kendini diğer bireylerden üstün görmesi, sorunları çözmek için şiddete başvurma eğilimi, ailesel ve çevresel faktörler, aile içinde şiddete maruz kalmak veya tanık olmak, ilgi çekme isteği, maddi ve sosyo ekonomik farklılıklar olarak görülebilir. Toplumsal dışlama diğer bir tabirle duygusal zorbalık bireye zarar vermek ya da bireyi incitmek amacıyla toplumsal ilişkilerini etkileme anlamına gelmektedir. Toplumsal dışlama bir dolaylı zorbalık türüdür. Görmezlikten gelme, sırtını dönme, yok sayma, oyun ya da diğer etkinliklere almama, gruba almayarak yalnızlığa terk etme, gruptan atarak cezalandırma gibi örnekler verilebilir.”
Akran zorbalığının bireylerde depresyon ve kaygı düzeylerinde artışa sebep olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şunları kaydetti:
“Zorbalık türünden herhangi birine maruz kalan çocukların benlik algısı düşmekte, depresyon ve kaygı düzeylerinde artış olduğu görülmektedir. Çocuğun benliğinde oluşacak hasar, hayat boyu devam edecek sıkıntılara yol açabilmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre akran zorbalığının okul öncesi dönemde 5-6 yaşlarında başladığı yönündedir. Bir çok araştırmanın ulaştığı ortak sonuç ise zorbalığın görüldüğü yaş aralığının 9-15 yaş olduğu yönündedir. Başka bir araştırmaya göre ise, çocukların yaşı büyüdükçe zorbalık gösterme eğilimi düşmekte olduğu, bunun nedeni ise yaş arttıkça sosyal beceri kazanma gösterilmektedir. Bu nedenle türlü fedakarlıklarla büyüttüğümüz çocuklarımız için ailelere de büyük sorumluluklar düşmektedir. Ailelerin çocuklarıyla zaman geçirmesi etkili iletişim becerileri kurmaları bu nedenle oldukça önemlidir. Zaman geçirmek denilince saatlerce birlikte oturma anlamına gelmemektedir. Kaliteli zaman dediğimiz günü paylaşmak, duygu ve düşünceleri paylaşmak ve etkin dinlemektir. Geçirilen kaliteli zaman çocuğun kendini ifade etmesi ve güven duyması açısından oldukça kıymetlidir. Çocuklara, zorbalık davranışına maruz kaldıklarında güvendikleri bir büyüğünden yardım istemeyi ve hayır diyebilmeyi öğretmeliyiz.”
Zorbalık yerine sevginin ön planda olması gerektiğini belirten Yıldırım, “Şiddetin her türlüsünün insan psikolojisinde derin yaralar oluşturduğu gerçeğini göz önünde tutarsak aile içinde çocuklara iyi örnek ve model olmak gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Sevgi dolu, değerlerine bağlı gelecek nesillerimizin olmasını temenni ediyoruz.” ifadelerine yer verdi.