TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin Başbakan Erdoğan hakkındaki meclis soruşturması önergesinin gündeme alınarak, meclis soruşturması açılıp açılmaması konusundaki görüşmelerin yapılmasına ilişkin önerisi kabul edilmedi. AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, “Mazeret üretimi, başkalarını haksız yere suçlama kültürü insanlık tarihi kadar eskidir. Açıkça ve mertçe, onurluca ‘Ben başarısız oldum’ diyemeyenler, itibarını korumak için bulabildiği mazeretleri arka arkaya sıralar” dedi.
HABER: FATİH GENÇER
“Grup önerisi vermez dedim ama…”
TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin grup önerisi aleyhinde konuşan TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Kırıkkale Milletvekili Can şunları söyledi; “Gerçekten, muhalefeti anlamakta zorlanıyorum ben. Dedim ki: “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra herhâlde muhalefet grup önerisi vermez çünkü grup önerisi verirse seçim hezimeti konuşulur” Ama ne gariptir ki anlamak mümkün değil. Ben şu iki şeyi çözemiyorum değerli arkadaşlar: Bir, muhalefet Genel Kurulda oluyor, söz istiyor, ruhen ve bedenen burada, önerge veriyor, konuşuyor ama her ne hikmetse, melaike midir bunlar nedir anlamakta zorlanıyorum, Genel Kurulda yoklamada ve karar yeter sayısında olamıyorlar, bunu çözemedim. İkinci çözemediğim bir husus da on iki yıldır bu kürsüye geleceksin, on iki yıldır bu kürsüde iktidarı eleştireceksin, Kendini anlatacaksın, iktidara devamlı muhalefet edeceksin, toplumu ilgilendiren önemli şeylere muhalefet edeceksin, daha da “Seçimde sizinle görüşeceğiz, bu millet sizin defterinizi dürecek.” diyeceksin. Seçim gelecek, milletin sillesini ensende hissedeceksin, 2002’de hissedeceksin, 2004’te hissedeceksin, 2007’de hissedeceksin, 2009’da hissedeceksin.
”Matematik sizden ne çekti!”
Bu ne kardeşim, bu nasıl bir çaresizliktir, böyle bir şey olabilir mi? Ama rakamları eğeceksin, bükeceksin, 38’i 14’e böleceksin, 2,7 çıkacak. Ama 2,7… Allah var şimdi, CHP’nin 2,7’den fazla katkısı olmuştur Ekmeleddin Bey’e, MHP’nin de olmuştur ama bir Allah’ın kulu gelsin burada “38/14=2,7, bunda CHP’nin ya da MHP’nin hakkı fazladır.” desin, daha da öte giderek “38, 52’den büyüktür.” desin. Ya, bu matematik ve aritmetik sizden ne çekiyor kardeşim, yazık oluyor matematiğe ya, yazık oluyor. İnsanın zekâ seviyesiyle uğraşmayın, Allah aşkına bırakın bunları.
TÜBİTAK raporu
Diğer taraftan, efendim, geleceksin buraya, “Hukukçu değilsin, sen bundan anlamazsın.” Kardeşim, TÜBİTAK bilimsel olarak ehliyet ve liyakati haiz profesör başkanlığında heyet oluşturmuş, “Burada kesinlikle montaj vardır.” demiş ve bunu seçim arifesinde dememiş seçime yatırım olması için, seçimden üç ay sonra söylemiş. Peki, diğer rapor seçimden önce ne diyor, meslek yüksekokulu mezunu ve ses sanatçısı ne diyor? “Kesinlikle montaj vardır ya da yoktur.” diyemiyor. Dolayısıyla, hani deriz ya biz beraati zimmet asıldır, yüzde 99,9 suçlu olsa dahi, şüpheli olsa dahi…
“Beyninize bulaşmış başarısızlık virüsü…”
Ben özellikle bu çaresizlikle ilgili bir şeylerden bahsetmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, mazeretler, beyninize bulaşmış birer başarısızlık virüsüdür. Mazeret üretimi, başkalarını haksız yere suçlama kültürü insanlık tarihi kadar eskidir. Açıkça ve mertçe, onurluca “Ben başarısız oldum.” Diyemeyenler, itibarını korumak için bulabildiği mazeretleri arka arkaya sıralar. Bir kez mazeret üretmeye başlaya görsün ki kolay kolay bırakamaz çünkü mazeretçilik bir uyuşturucu gibi insanı önce rahatlatır ama sonraları şiddetli bir bağımlılığa yol açar ki, Allah korusun, insanı mahveder. Eski Yunan’da bir çatışma veya doğal afette yöneticiler suçu “Farmakos” denilen bir kişiye yüklerlerdi. Taşlanarak şehir dışına çıkarılan bu kişi sayesinde yöneticiler kurtulurdu. Tevrat ve İncil’de ise “ez-ozel” diye adlandırılan bir keçiye de benzer işlevler yüklenildiğinde, keçiye dokunanlar günahlarından kurtuluyor, buna inanılıyordu. Bu masum hayvana yapılan bir törenden sonra, bu hayvan ya yerden atılıyor ya da çöle bırakılıyordu. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra CHP ve MHP yöneticilerinin mazeret üretimi, suçlamaları, bu köklü kültürün maalesef devam ettiğini gösteriyor. Hâlbuki yüzyıllardır söylenen nedir? Tedbirde noksan eyleyip takdire bahane bulma. CHP yöneticilerinin kaderi olmuş mazeret üretimi bulaşıcı bir hastalık gibi.
9 seçimdir mağlup oluyorsunuz
Etkin liderlik… Herhangi bir yöneticiyle gerçek lider arasındaki en önemli fark, liderin yapılan işin her türlü sonucunu yiğitçe, şereflice, onurluca üstlenebilmesidir. Mazeretler ülkesinde hep suç başkasındadır. Seçmen sandığa gitmez, seçmen cahildir. Hiç çobanla elitin oyu bir olur mu canım? AK PARTİ seçmeni sorgulamadan oy verir, ilkokul mezunudur. Böyle bahanelerle 9 seçimdir mağlup oluyorsunuz.
İlkokul çocuklarının mazeretleri
İlkokul çocuklarının mazeretlerine bakacak olursak: “Efendim, elektrik kesilmişti.”, “Akşam misafir gelmişti.”, “Kazık yerlerden sorular çıktı.”, “Öğretmen bana takmıştı.”, “Ama onun olanakları fazlaydı, onun başarılı olması normal.”; “Onun teşkilatı çalışıyor, benimki çalışmıyor.” “Onun teşkilatı az çalıştı, benim teşkilatım çok çalıştı; ona fırsat verildi.” Efendim “Seçmen bidon kafalıydı, seçmenin üçte 1’i sandığa gitmemişti.” Kardeşim, ne biliyorsun, gitmeyenlerin alnında mı yazıyor CHP’ye oy vereceği? Benim kasabamda yüzde 30 seçmen sandığa gitmedi, gitseydi hepsi AK PARTİ’ye oy verecekti. Eğer böyle dersen, adama sorarlar: Sen, Gazi Mustafa Kemal’den daha mı kötü imkânlara sahiptin?
“Mazeret üreteceğinize istifa edin”
Bir sözle konuşmamı toparlamak istiyorum: Albay Reşat Çiğiltepe… Kocatepe’de Gazi Mustafa Kemal taarruza emir vermiş, 3 tane komutandan haber bekliyor “Bu hedefleri ne zaman alırsınız?” diye. 2 komutan diyor ki: “Yarım saat sonra alırız efendim.” Yarım saat sonra arıyor, “Ne oldu?” diyor, “Hedef tamamdır efendim.”, diğeri “Hedef tamamdır efendim.”, Reşat Paşa “Efendim, alamadım, çok özür diliyorum, yarım saat sonra alacağım.” Yarım saat sonra Gazi Mustafa Kemal aradığında telefona Reşat Bey çıkmaz, koruması çıkar, yaveri çıkar, der ki: “Efendim, hedefi alamadı, söz vermişti, intihar etti.” Biz, diyoruz ki: Mazeret üreteceğinize onurluca istifa edin, onurluca. Daha da fazla üzerinize gitmek istemiyorum, eğer aklınız varsa bu konuları hiç konuşmayın” (HABER: FATİH GENÇER)