Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Saniye Oral, ‘11 Nisan Dünya Parkinson Günü’ dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Nöroloji Uzmanı Dr. Saniye Oral, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Parkinson hastalığı erişkinlerde Alzheimer hastalığından sonra ikinci sıklıkta görülen nörodejeneratif (sinir hücre harabiyeti sonucunda gelişen) hastalıktır. Parkinson hastalığının görülme sıklığı 55-60 yaş üzerindeki nüfusta %1’dir. Bu oran oldukça sabit olmasına karşın, yaşam süresinin uzaması dolayısıyla toplumda yaşlı nüfusunun artması Parkinson hastalarının sayısında da artışa neden olmaktadır.
Parkinson hastalığı ender olarak, 20’li ve 30’lu yaşlarda da görülebiliyor. Bu genç vakalar tüm Parkinsonluların %5-10 kadarıdır. Genellikle bu yaş grubundaki Parkinson hastalığı kalıtsaldır ve akraba evlilikleri genç hastaların artmasına neden olabilir. Kalıtsal Parkinson hastalığı çok genç yaşlarda hareket yavaşlığı, titreme gibi belirtilerle başlayabilir. Önemli olan erken teşhis ve doğru tedavi yöntemiyle hastalık belirtilerinin önemli ölçüde kontrol altına alınabilmesidir. Böylelikle yaşam kalitesi yükseltilir. Birey iş ve sosyal yaşamını daha rahat sürdürebilir. Bu nedenle, 11 Nisan’ın Dünya Parkinson Gününün toplumda farkındalığı artırmak açısından oldukça önemli bir yeri vardır.
Parkinson hastalığının temel belirtisi hareketlerde yavaşlamadır. Buna ek olarak eklem hareketlerinde katılık, titreme erken dönemde ortaya çıkan başlıca belirtilerdir. Hastalığın ileri dönemlerinde denge bozukluğu da tabloya eklenir. Parkinson hastalığında bu motor bulgulardan başka motor dışı belirti ve bulgular da izlenir. Motor dışı belirtiler kabızlık, pozisyon değişikliği ile kan basıncının düşmesi, depresyon, anksiyete, uyku bölünmeleri, huzursuz bacak sendromudur.
Hastalığın tedavisinde yer alan ilaçlar hastalığı durduramamakta ancak belirtileri hafifleterek hastanın günlük yaşam faaliyetlerini rahat sürdürebilmesine yardım etmektedirler. Yirmi yıl kadar önce Parkinson hastalığı tanısı koyduğumuzda hastaya günlük işlerini görebildiği sürece ilaç başlamaz, tedaviyi ertelerdik. Günümüzde bu yaklaşım kabul görmemektedir. Çünkü hastalığın erken evresinde tedaviye başlandığında dopamin eksikliğinin beyinde oluşturacağı diğer işlev bozuklukları geciktirilebilmektedir. Hastanın yaşı, muayene bulguları, varsa eşlik eden diğer hastalıkları gibi birçok faktör birlikte değerlendirilerek hastanın hangi tedaviye uygun olduğuna karar verilir. Günümüzde birçok merkezde uygulanmaya başlayan girişimsel ve cerrahi parkinson tedavileri hastalarımızın yüz güldürücü hayat kalitesine kavuşmasını sağlayabilmektedir.
Parkinson hastalığı ile mücadele etmede erken teşhis, fizyoterapi ve egzersiz, uygun ilaçlarla doğru tedavi seçiminin uzmanlarca yapılması çok önemli. Böylece hastalık önemli ölçüde kontrol altına alınabilir. Parkinson hastaları için egzersiz ve hareket, özellikle ilaçların pek etki edemediği yürüyüş ve denge bozukluklarının kontrolünde çok önemli. Egzersiz sadece yürüyüş, denge, duruşu düzeltmekle kalmaz, Parkinson hastalığının depresyon, durgunluk, yorgunluk ve kabızlık gibi diğer belirtilerini de olumlu etkiler. Hareketsizliğin davet edeceği kalp damar hastalıkları ve kemik erimesine karşı da koruyucu işlev görür.
Parkinson hastası günü programlı yaşamalı ve mutlaka egzersize zaman ayırmalıdır. Bununla beraber günde en az bir istirahat dönemi olmalıdır. Bir işe başlarken veya işin bitiminde ya da her ikisinde dinlenebilirler. İlaç tedavisini aksatmamak ve ilaçları aniden kesmemek gerekir. İlaçlar başka bir sağlık sorunu nedeniyle bir süre kullanılamayacaksa nöroloji doktorunun önereceği takvime göre azaltılıp kesilmelidir. Parkinson hastalığının başlangıç tedavisi ilaçlardır. Cerrahi tedavi hastalığın orta evrelerinde, ilaçlar belirtileri kontrol ettiği halde, ilaca bağlı istemsiz hareketler ve ilaç aralarında aşırı yavaşlama gibi sorunların ortaya çıktığı durumlarda uygulanabilir. Demansı, denge bozukluğu olan veya sık düşen Parkinson hastalarında cerrahi tedavi yapılmamaktadır. Parkinson hastalığı yaşam boyu bireye eşlik edeceğinden ona teslim olmamak, onu yönetmek gerekir. Tedaviye uyan ve yaşam biçimini uyarlayabilen hastalar Parkinson’la dik bir yokuşu hızla inmek yerine, hafif eğimli bir rampada ılımlı seyirli bir hastalıkla yolculuk ederler” dedi.
HABER:YELİZ ERDEM