Bunu anlamak da güçlük çekiyorum!..
Ağabey,
Yıllardır uğramadığı memleketine gelmiş,
Falanca için oy istiyor akrabay-ı talikatından,
Ya da,
Arkadaş-hemşerisinden…
Akraba da demiyor ki,
Yada hemşeri,
“niye o değil de falancanın adına sen oy istiyorsun”
Sen bu işin neresindesin?
Bunca senedir neredeydin?
Ben oy verdiğim de senin ne gibi menfaatin olacak?
Sen menfaatlenirken ben nasıl faydalanacağım?
Veya,
Memlekette yaşayan ben,
Tozu toprağı yutan ben,
İşe ihtiyacı olan,
Tayin terfi bekleyen ben!..
Seçen ben,
Seçilen o,
Salakmıyım ki,
O değil de sen onun adına benden oy istiyorsun…
Ve
Bende senin adına ona oy vereceğim!..
Demiyor yahu!..
Bizim köylü keleşlerin Memet aga’da dahil,
Kundaktaki bebek de biliyor ki,
Menfaatsiz,
Çıkarsız hiç kimse kimseye
Değil oy,
Günahını vermiyor.
Memleket menfaati,
Toplum refahı,
Kardeşlik,
Barış,
İş-güç,
İstikrar,
Eğitim kimsenin umurunda değil.
Hastalandığın da canı yanmasa,
Sağlık da umurunda olmayacak necip milletimin.
Herkes her şeyi biliyor…
Herkes her şeyin farkında.
Kişi başı milli hasıla’dan tut,
Kim ne kadar zenginleştiye kadar…
Satılanı,
Alınanı…
Tepesine çöküleni,
Hediye edileni,
Alacağı-vereceği,
Ne nerden geliyor,
Ne nereye gidiyor herkes biliyor, herkes farkında.
Bilmemek hem işine geliyor vatandaşın,
Hem de ayrı bir yaşam biçimi oldu.
Ağabey yıllardır uğramadığı topraklara gelmiş, falanca için oy istiyor.
Babasının hayrına mı?
Birde derler ki “sövmenin adı günah”