Eğitim Sen Kırıkkale Şube Başkanı Yüksel Şahin, “MEB yargı kararlarına uymalı, okullarda siyasi kadrolaşma operasyonuna derhal son verilmelidir” dedi.
KADROLAŞMA POLİTİKASI
Sendika binasında üyelerin katıldığı toplantıda eğitimin güncel sorunlarını değerlendiren bir konuşma yapan Şahin, “Siyasi iktidar, yıllardır eğitim sistemini kendi dünya görüşü doğrultusunda düzenlemekte, bunu gerçekleştirmek için bütün kamu kurumlarında “siyasal kadrolaşma” operasyonları yapmaktadır. MEB tarafından yayınlanan “Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmelik” ile yönetici atamalarında mülakat ya da “sözlü sınav” yöntemi üzerinden siyasi referanslara dayanan tarihin en kapsamlı kadrolaşma politikası tüm hızıyla sürmektedir” dedi.
“SIRA MÜDÜR YARDIMCILARINA GELDİ”
“Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yukarıdan aşağıya doğru başlatılan ve eğitimin bütün kademelerinde görev alan eğitim yöneticileri iktidar yandaşları içinden belirlenmekte, iktidara biat etmeyen eğitim yöneticileri ise bakanlık ve yandaş sendika temsilcilerinin ortak çalışması ile birer birer görevlerinden alınmaktadır” diyen Şahin, eğitimde tasfiye sürecinin yaşandığını, tasfiye sırasının şube müdürleri ve okul müdürlerinin ardından müdür yardımcılarına geldiğini sözlerine ekledi.
“GÖREVLENDİRMELER YARGIDAN DÖNMEYE BAŞLADI”
Şahin şöyle devam etti; “İlimizde de bu tasfiye süreci hızla devam etmektedir. Siyasi iktidar ve yandaş sendika siyasi torpil üzerinden belirlediği okul müdürlerinin ardından şimdi de müdür yardımcılarının belirlenmesi için yoğun mesai harcamakta, mevcut müdür yardımcılarına yönelik sendika değiştirme yönünde baskı yapmaktadır. Başından sonuna siyasal kadrolaşma operasyonu olarak gerçekleştirilen eğitim yöneticilerinin değerlendirilmesi, görevlendirilmesi ve görevden alınmasına ilişkin uygulamalar, hukuktan, adaletten ve objektiflikten yoksundur. Okul müdürlerin değerlendirilmesi sürecinde çok sayıda okulda “adrese teslim” görevlendirmeler yapılmıştır. Sözlü sınav üzerinden yapılan atamalar ile liyakat ve objektiflikten yoksun olarak yapılan görevlendirmeler birer birer yargıdan dönmeye başlamıştır.
“MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ”
Eğitim Sen’in şube müdürlerinin ve okul müdürlerinin değerlendirilmesi ve görevlendirilmesi ile ilgili olarak açmış olduğu davalarda, İdari Mahkemeler sendikamızı haklı bulmuş ve çok sayıda yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Mahkeme kararı ile birlikte mülakatla yapılan tüm sınavların ve yapılan görevlendirmenin iptal edilmesi gerekirken, MEB iktidarın izinden giderek yargı kararlarını uygulamamakta ısrar etmekte, hukuksuzluğu ve keyfiliği kural haline getirmeye çalışmaktadır. Yapılması gereken haksız bir şekilde yapılan görevlendirmelerin ve görevden almaların yargı kararlarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi ve yaşanan mağduriyetlerin giderilmesidir”
TACİZ VE ŞANTAJDAN DERHAL VAZGEÇİLMELİ
Yargı kararları hakkında ”Son derece açık” nitelendirmesi yapan Şahin sözlerini şöyle sürdürdü; “MEB’in Bakanlık kadrolarını ve okulları tamamen kendi siyasal çizgisinde yaptığı atamalarla doldurması MEB’de tarihin en büyük siyasal kadrolaşma hareketinin yaşanmasına neden olmuş, binlerce eğitim yöneticisi mağdur edilmiştir. Bakanlığın yargı kararlarını uygulamamak gibi bir tutum içine girmesi, açıkça hukuka meydan okumak anlamına gelmektedir ve kesinlikle kabul edilemez. Eğitim Sen yıllardır, eğitimin bütün kademelerinde yöneticiler belirlenirken, hiç kimse siyasi görüş, kimlik, mezhep, inanç ya da sendika farklılığı nedeniyle fiilen cezalandırılmaması gerektiğini, yönetici değerlendirme ölçütlerinin tamamen objektif ve bilimsel kriterlere dayanarak belirlenmesini savunmaktadır. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi sürecinde siyasi ya da sendikal referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalı, özellikle Eğitim Sen üyesi eğitim yöneticilerine yönelik her türlü tehdit, taciz ve şantaj uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir.
“DEMOKRATİK SEÇİMLERLE BELİRLENMELİDİR”
Eğitim Sen, kurulduğu günden bugüne eğitim yöneticilerinin Bakanlık tarafından, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, sendikal ya da siyasal tercihlere göre belirlenmesi ve atanmasına karşı çıkmıştır. Sendikamızın eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde hiçbir baskı ve yönlendirmeye izin verilmemesi, her okulun kendi yöneticisini, o okuldaki eğitim bileşenlerinin katılacağı demokratik seçimlerle kendisinin seçmesi yönündeki önerisinin ne kadar doğru ve haklı bir öneri olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, hak, hukuk ve adaletten yoksun olan ve her biri yargı duvarına çarpan siyasal kadrolaşma uygulamalarından derhal vazgeçmelidir. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde hiçbir tehdit, baskı ve yönlendirmeye izin verilmemeli, her okul kendi yöneticisini, o okuldaki bütün eğitim bileşenlerinin katılacağı demokratik seçimlerle belirlemelidir”