ORTALAMA ZEKA!..
Aldatıldığını düşünen koca,
Karısını takip etmesi için bir hafiye tutar…
Hafiye;
Elinde not defteri,
Boynunda fotoğraf makinesi ile,
Ertesi gün işe koyulur…
Koca evden çıkar!…
Ardından hanımda!.
Nihayet akşam olur,
Hafiye tuttuğu not,
Ve
Çektiği resimlerle kocaya rapor vermek üzere soluğu patronun yanında alır.
Efendim:
Saat dokuz ve siz evden çıktınız,
On dakika sonra da eşiniz!..
Koşar adım,
Sokağın başında bekleyen şu renkli, bu plakalı bir araca bindi.
Uzun boylu oldukça yakışıklı bir beyefendiydi direksiyonda oturan.
Tokalaşıp, yanak yanağa öpüştüler.
Sonra falanca semtte bulunan otele girdiler el ele!..
İkinci katta kuzeye bakan odaya yerleştiler,
Bende karşılarında ki binanın çatısına çıktım.
Adam,
Eşinizin saçlarını okşadı.
Yanaklarını avucunun içine alıp, dudaklarını öptü.
Bu arada eşiniz,
Adamı soymakla meşguldü.
Sonra,
Adam eşinizi soydu…
Tam yatağa yönelmişlerdi ki, perdelerin açık olduğunu fark ettiler.
Ve
Hanımefendi anadan üryanken perdeyi kapattı, gerisini görmedim!..
Tühhh!
Demiş adam!.
Yine yakalayamadık gördün mü!..
Kıssadan hisse!..
Her şey ortada,
Her şey aleni…
Saklı gizli hiç bir şey kalmadığına göre benim ülkemde, bir sonraki yaşanacakları tahmin edebilecek
fazlaca bir zekaya da ihtiyaç olmadığını düşünüyorum.
Aldatıldığımızı, kandırıldığımızı, ütüldüğümüzü, kullanıldığımızı, öpüldüğümüzü anlamak için ortalama
bir zeka yeterlidir.
Ve
Perde kapandıktan sonra ki hamlenin sadece öpülmek olmadığını tahmin edecek ortalama zeka da
yurdum insanında mevcuttur.
De;
Neden hala “uyur” onu anlamak mümkün değil.
0