Beşinci dubleden bir yudum aldıktan,
Birazda benim verdiğim gazdan sonra,
“Laaaynnnn” diye ünledi davet sahibi sıçrayarak çıktığı masanın üzerinden…
“layn inbeler, hem benim verdiğim rakıyla kafayı bulacak, hem de kendi aranızda muhabbet edeceksiniz. Yok öyle yağma, parayı ben veriyorsam eşek gibi dinleyeceksiniz.” Dedi.
Ve
Az evvel bana anlatmaya çalıştığı fıkrayı anlattı davetlilere her şey normalmiş gibi.
Komik değildi,
Düzgün de anlatamadı zaten,
Ama
Herkes güldü metazori.
“ U” şeklinde oturma düzeneği kurulmuş,
Soğuklar masada,
Bardaklar dolu,
Sıcak siparişleri verecek içici ve yiyicileri bekliyordu esnaf lokali o akşam.
Nitekim,
Üçer-beşer dakika arayla beklenen davetli, 30-40 kişilik gurup geldi,
Ve
Kendilerine ayrılan yerlere oturdu.
Davet sahibi,
Yıllar-yıllar önce,
Seçim kazanmış oda başkanlarından biriydi.
Kazandığı seçim sonrası kendisine yakın hissettiği bu guruba yemek veriyordu.
Sağına ben,
Soluna bir arkadaşım konuşlanmış,
Başkanın konuşmaları huşu içinde dinleniyordu.
Taa ki,
O son duble içilinceye kadar.
O dubleden sonra fark ettik ki,
Toplantı ikili muhabbete dönüşmüş,
Başkan kim, yardımcı kim,
Kim dinliyor, kime laf anlatılıyor, ne anlatıyor, anlattığını kendi anlıyor mu,
Belli değil.
Duyulan,
Çirkin uğultuya dikkat çekmek için uyarmıştım sevgili başkanı,
Hopladı çıktı masanın üzerine.
Ve ertesi gün yaşadığı, yaşattığı, söylediği ne varsa kendine anlatıldığında,
“Hatırlamıyorum” dedi.
Komik gelmişti bana insanın yaşadıklarını hatırlamaması o zaman.
Bu günse,
Hiç komik gelmiyor artık!!!