Günlerdir kamuoyunu meşgul eden, infial uyandıran bir kısım(yurtiçi-yurtdışı) bin 137 +356 akademisyenin yapmış oldukları talihsiz bu tabir hafif kalır korkunç, ihanet boyutunda ki bildirileri haklı olarak eleştirilmekte ve tartışılmaktadır.
Akademisyenler boylarından büyük laflar içeren bir bildiriye imza atmışlardır. Bunlara ne kadar akademisyen denir tabi o tartışılır. Ne ararsan var. Aktivisti, intihalcisi vs. Neyse bunları geçelim.
Benim asıl taktığım bu insanlar Ülkemizin eğitim ordusu mensupları güya. Asıl işleri ülkemizin eğitim seviyesini yükselterek muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak, ülkesine, vatanına milletine iyi ve kaliteli eğitim seviyesi yüksek son derece donanımlı insanlar yetiştirmektir.
Ancak bunlar ne yaptılar, ülkemiz yangın yeri iken galonlarla benzin döktüler. Yazıklar olsun. Bu bildiri gerek anayasamız gerek ceza kanunlarımız açısından büyük bir suçtur. Zaten savcılar gerekli tahkikata başladılar. Bu işin yaptırım yönü.
Bunların açıklamaları o kadar ağır ki, bakın bildirinin can alıcı yeri neresi;
“Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.”
Bu bildiri ancak işgal devletlerinin, müstemleke devletlerinin yapacakları açıklamalardır. Bu bildiri ile doğu bölgemizde sanki başka bir devlet(sizin anlatmak istediğiniz kürt devleti) var da Türkiye orada işgalciymiş gibi ifade ediyorsunuz. Bunlar ülkemizin kurtuluş savaşı verdiği yılların hain, işbirlikçi Ali Kemalleri, aydın müsveddelerinin açıklamalarının iz düşümleridir.
Bu açıklama yıllardır ülkemizin hem insan hem ekonomik kazanımlarını heba eden eşkıya sürüsü ve siyasi güruhunun yani Pkk/Kck, Hdp, Kandil sürüngenlerinin açıklamaları/talepleridir. Bu hainlerden barış havarileri çıkaramazsınız. Eylemlerine başka adlar vererek savaşı barış, kanunsuzluğu hak hukuk mücadelesi, terör eylemlerini özgürlük savaşı, ceberrutluğu insan hakları havariliği, kalleşliği yiğitlik, alçakça canilikleri kahramanlık, cinayet şebekelerini yardımsever cemiyetler, silah fetişizmini hümanizm, militarizmi demokratikleşme olarak yutturamazsınız.
Hainlerin devlete başkaldırısını böyle kulağa ve okuyana hoş gelen yalancı içi boş söylemlerinizle;
Hainlerin taleplerini, düşmanlıklarını, kötü emellerini ucuz söylemlerinizle sarıp sarmalayarak hoş göstermeye kalkışmanız çok komik,
Barış istiyorlarmış, demokrasi istiyorlarmış. Peki, dünya üzerindeki hangi ülke bir bölgesinde bulunan şehir ve yerleşim yerlerinin eşkıyalarca kurtarılmış bölge ilan edilmesine, hendekler kazılmasına, evlerin altından tünellerle bağlantı kurulmasına, yolların altının patlayıcılarla döşenmesine izin verir. Bunlar ne, niye bu eşkıya sürüsüne bir çift laf etmiyorsunuz. Ülkemiz otuz yıldır bu eşkıya sürüsü ile haklı bir mücadele ermektedir. Eğer bu güne kadar bu ülkede iç savaş çıkmamış, Türk-Kürt birbirine yan gözle bile bakmamışsa bunun tek sebebi gerek devletin asker ve polisinin, gerek devlet görevlilerinin gerekse insanlarımızın hassasiyet göstermeleridir. Hiç bir kürt çocuk ve sivil vatandaşımız güvenlik güçlerince bilerek ve isteyerek öldürülmemiş/öldürülmez de.
Neden hiç yok yere bu ülke insanları arasına nifak tohumları ekiyorsunuz. Kürt kardeşlerimizi tahrik ediyorsunuz. Bu söyleminizle Türk kardeşlerimizi de incitiyorsunuz. Siz nasıl bir bildiriye imza attığınızın farkında mısınız.
Ama beceremeyeceksiniz. Bu ülkede bin yıldır bir ve beraber yaşadığımız/yaşamaya devam edeceğimiz Türk-Kürt kardeşliğini bozamayacaksınız.
Hem size ne oluyor, asıl işinizi yapsanıza.
On üç yıldır bu ülkede bir sürü uygulamalar, mevzuatlar değişti neden biriniz de çıkıp bir aydınlatıcı bilgi vermediniz, beyanatta bulunmadınız. Bugün ülkemizde sistem değişikliği tartışılırken asıl açıklama yapması gereken sizlerken neden sesiniz çıkmaz. Bakın şu anda ülke insanının kafası çok karışık. Başkanlık sistemidir dile pelesenk oldu neden ilgili akademisyenler halkı bilgilendirmezsiniz.
Tabi bilgilendiremezsiniz zira asıl görevinizi yapmazsınız/yapamazsınız. Asıl göreviniz dışında her şeye maydanozsunuz.
Bakın bu gün ülkemizde 114 devlet 76 vakıf üniversitesi olmak üzere 190 üniversitemiz vardır. Doksan bine yakında öğretim elemanı. Buna rağmen Dünya üniversiteleri içerinde ilk iki yüz de hiç üniversitemiz olmayıp ilk beş yüz içerisinde onlarda sonda olmak üzere üç üniversitemiz var. Okuma yazma bilmeyenler içerisinde kadınlarımızın sayısı2 milyon 208 bin 336,üniversite sınavlarında her alandan sorulan soru sayısı 50.Soru çözme sayısı alanlara göre; Türkçe 15,9 -matematik 5,4 -sosyal bilimler 10,4 fen bilimleri 4,6
Dünya ülkeleri üniversitelerinin yıllık bilimsel akademik yayınlarında Türkiye matematik alanında 1557,İran 2356,bilgisayar alanında Türkiye 1354 İran 2354 bilimsel makale yayın sayısı. Yani ülkemiz sayenizde İran’ın bile gerisinde.
Akademisyenler olarak uluslararası başarılarınız varda biz mi bilmiyoruz, ya da görmüyoruz.
Bunlara ne diyorsunuz.
Hadi bakayım herkes işine.
Burnunuzu başka işlere sokmayın.
