MKE’DE NELER OLUYOR
Kırıkkale’nin var oluş sebebi olan Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE), yıllardır sahipsiz bırakıldı. Bir zamanlar Türkiye’nin savunma sanayisindeki en güçlü kalelerinden biri olan bu kurum, ihmal, yolsuzluk, torpil düzeni ve beceriksiz yöneticiler yüzünden çöküşün eşiğine geldi. Bir zamanlar ülkenin en büyük sanayi tesislerinden biri olan MKE, adeta kaderine terk edildi. Ama bugün MKE, tarihinin en büyük dönüşümünü yaşıyor.
Bunun arkasındaki en büyük isimlerden biri, İlhami Keleş. Göreve geldiğinde, “Bu da diğerleri gibi olur, düzen değişmez” dedik. Ama Keleş, eski tas eski hamam zihniyetini yıktı. Liyakatsiz atamalara son verdi, torpil düzenini bitirdi, MKE’ye yeniden disiplin ve vizyon kazandırdı. Artık MKE, sadece üretim yapan bir fabrika değil, teknoloji geliştiren, dünyayla rekabet eden bir savunma sanayi devi olma yolunda ilerliyor.
SİLAH ÜRETEN DEĞİL, TEKNOLOJİ GELİŞTİREN BİR KURUM
Eskiden MKE, dışa bağımlıydı. Üretilen silahların, mühimmatların kritik parçaları hep yurtdışından alınıyordu. Bugün ise durum tamamen değişti.
İlhami Keleş’in öncülüğünde başlatılan Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) hamlesi sayesinde, MKE artık silahları, mühimmatları ve savunma sistemlerini kendi teknolojisiyle geliştiren bir kurum haline geldi. Bu ne anlama geliyor?
- Dışa bağımlılık azalıyor.
- Türkiye, kritik savunma teknolojilerinde kendi gücünü ortaya koyuyor.
- MKE artık üretim yapan değil, teknoloji ihraç eden bir sanayi devi olma yolunda ilerliyor.
Yıllardır hep şunu duyardık: “Bizim mühendislerimiz var ama yeterince desteklenmiyorlar.”
Bugün ise MKE’de mühendisler tarihinin en büyük bütçeleriyle destekleniyor, inovasyon teşvik ediliyor.
Artık mesele, yalnızca bir tüfek ya da mühimmat üretmek değil. Mesele, o tüfeğin en hassas, o mühimmatın en uzun menzilli, o sistemin en akıllı hale getirilmesi. İşte MKE şu anda tam olarak bunu yapıyor.
DÜNYA SAHNESİNDE MKE
Savunma sanayiinde rekabet, sadece üretim kapasitesiyle değil, inovasyon ve teknolojiyle kazanılıyor. Bugün MKE’nin geliştirdiği sistemler, dünyanın birçok ülkesinin dikkatini çekmeye başladı.
Örneğin, MKE artık:
- Akıllı mühimmatlar ve güdümlü sistemler
- Yüksek hassasiyetli topçu sistemleri
- İnsansız savunma teknolojileri
- Yerli ve milli silah platformları gibi alanlarda fark yaratıyor.
Bu projeler, MKE’yi küresel savunma sanayii arenasında söz sahibi yapacak ve Türkiye’yi bu alanda güçlü bir konuma taşıyacak.
Eskiden sadece yurtiçinde kullanılmak üzere siparişler üreten MKE, artık uluslararası pazarda da önemli bir oyuncu haline geliyor. Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Orta Doğu’ya birçok ülke, MKE’nin yeni nesil sistemleriyle ilgileniyor.
Bu da şu anlama geliyor:
- Türkiye, savunma sanayii ihracatında daha güçlü bir aktör olacak.
- MKE’nin uluslararası satışları artacak, Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak.
- Dışa bağımlılığın azalmasıyla, yerli üretim çok daha kritik bir konuma gelecek.
MKE’DE DÖNÜŞÜMÜN MİMARI: İLHAMİ KELEŞ
Bugüne kadar MKE’yi yöneten birçok kişi geldi geçti. Ancak ilk kez MKE, bu kadar büyük bir Ar-Ge bütçesiyle teknoloji geliştiren bir yapıya dönüştü.
Bu dönüşümün arkasında İlhami Keleş’in disiplinli yönetimi ve vizyonu yatıyor.
Bugün MKE’de çalışan mühendisler ve işçiler, yalnızca üretim yapmıyor; geleceğin savunma sistemlerini tasarlıyor, geliştiriyor ve test ediyor. Bu değişim, sadece MKE için değil, Kırıkkale ve Türkiye için de bir dönüm noktası.
Geçtiğimiz günlerde Türk Metal Sendikası Kırıkkale Şube Başkanı Levent Öztürk’ü ziyaret ettim. Sendika binası sessizdi, işçiler ortada yoktu. Sordum:
“İşçi arkadaşlar nerede?”
Öztürk gülümseyerek cevapladı:
“Abi işçi tezgâhtan başını kaldıramıyor. Her fabrikada yetişecek sipariş var, mesai yapıyorlar. Çok şükür.”
Bu sözler, MKE’deki dönüşümün en büyük kanıtı. Artık üretim durmuş, sipariş bekleyen bir MKE değil; tam kapasite çalışan, dünya piyasasına ürün sunan bir MKE var.
Şunu net olarak söyleyebiliriz:
MKE artık eski MKE değil. İlhami KELEŞ ile birlikte tarihinde ilk kez dünya devleri arasına girerek dünyanın en büyük 84. savunma sanayi kuruluşu oldu.
Ve biz de yıllar sonra şunu söyleyeceğiz:
“MKE artık sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da savunma devleri arasında başrol oyuncularından biri.”
Ve unutmayalım:
Kırıkkale’nin bu kuruma sahip çıkması gerekiyor. Çünkü MKE, sadece bir fabrika değil, Kırıkkale’nin kalbidir.
Bu noktada bir gerçeği de göz ardı etmemek gerek: Eğer bu düzen devam ederse, Kırıkkale yıllar sonra yeniden savunma sanayisinin başkenti olacak. Ama geçmişte olduğu gibi siyasi çıkar hesapları MKE’yi yeniden ele geçirirse, tarih tekerrür eder ve Kırıkkale bir kez daha kaybeder.
“İşi ehline verin, yoksa düzen bozulur.” (Hz. Muhammed)
MKE uyanıyor. Peki, Kırıkkale bu fırsata sahip çıkacak mı?
RAGIP CİHAT MENCET
