İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Gelin; tüm siyasi partiler, hep birlikte, ayrı ayrı seçimlere girelim, her birimiz ayrı ayrı seçimlere girelim. Biz varız. Sizleri de bekleriz” dedi.
HABER: YELİZ ERDEM
İYİ Partililer Büyük Taarruz’un 101. yıl dönümünde Afyonkarahisar’ın Kocatepe beldesinde buluştu. Açık alanda miting şeklinde organize edilen toplantı için İYİ Parti’nin 81 il teşkilatı aracılığıyla Afyonkarahisar’a partililer taşındı. İYİ Parti Kırıkkale İl Başkanı Av. Yavuz Kuzucu ve yönetiminin de hazır bulunduğu mitingde Genel Başkan Meral Akşener tüm siyasi partilere seçime ayrı ayrı girme çağrısı yaptı.
Seçimlerin üzerinden, tam 90 gün geçtiğini dile getiren Akşener, “Devlet teamüllerimize göre, seçimden sonraki ilk 90 gün, önemlidir. Çünkü bu süre zarfında, hem, seçilen yeni iktidara, yeni dönemdeki icraatlarını göstermesi için, kredi verilir; Hem de muhalefet, bu sürede, kendi muhasebesini yapar. Elbette biz de, muhasebemizi yaptık. Buradan çıkardığımız sonuçları, birazdan sizlerle paylaşacağım. Ancak öncelikle, iktidarın ilk 90 günlük performansına dair, bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Cumhuriyetimizin, 100’üncü yılına erişmemize, şunun şurasında, 2 ay kaldı. Biliyorsunuz Ak Parti; seçimlerden hemen önce, milletimize, bir çok vaatte bulunmuştu. İktidarın, ilk 90 gününe baktığımızda ise, maalesef bu vaatlere, bırakın yaklaşmayı, her geçen gün, uzaklaştıklarını görüyoruz. Biz, iktidarın, bu vaatlerini, hiçbir zaman gerçekleştirme niyetinde olmadığını, zaten biliyorduk. Ancak, seçim biter bitmez, milletimizin, elinde avucunda olanı, hoyratça çekip kopartmaya, cüret etmelerini de, açıkçası beklemiyorduk.
Yapılan son maaş zamları, daha zamlar yürürlüğe girmeden, erimeye başladı. Asgari ücret zammı, daha hesaba yatmadan, açlık sınırının altında kaldı. “Enflasyonla mücadele edeceğiz.” diye başladıkları her cümle; dönüp dolaşıp, “Ama tüm faturayı da, millete keseceğiz.” diye bitiyor. Ve maalesef; Bizzat kendi iş bilmezliklerinin bedelini, yeni dönemlerinde de, yine milletimiz ödüyor… Yıllarca, “faiz sebep, enflasyon sonuç” diye diye, ekonomiyi bu hâle, bu iktidar getirdi. Kaç bakan, kaç başkan, kaç bürokrat harcadılar, yine de beceremediler. Milletimizi oyalamak için; yazdan kışa, kıştan yaza, bahane üretip durdular. Oysa siyaset, sadece seçim kazanmaktan, ya da kaybetmekten ibaret değildir.
Siyaset; yurduna, üzerinde emeği olanlara, kendi insanına, faydalı iş yapabilmektir. Milletinin derdini, dert edinmek, mutluluğuyla, mutlu olabilmektir. Ama Ak Parti iktidarı ne yapıyor? Memleketi, kendi elleriyle içine soktuğu krizden, çıkarmak için; hâlâ milletin cebine, el uzatıyor. İğneden ipliğe ağırlaşan vergilerle; ev kiralarından, temel gıda ürünlerine kadar; her gün tırmanan fiyatlarla, durmak bilmeyen zamlarla, enflasyonun bedelini, milletimize ödetmeye, hâlâ devam ediyor.
Sayın Mehmet Şimşek diyor ki: “2026 yılında rahatlayacağız.” Kendisine ve bilgisine saygım vardır. Ama o da biliyor ki, bu mümkün değil. Çünkü servet transferi, tam gaz devam ediyor. Ülkemizi, bir avuç şaibeli ülkeden gelecek paraya, muhtaç ettiler. Körfez ülkelerine, taviz vererek; Varlıklarımızı, fütursuzca, plansızca, programsızca, millî güvenlik çıkarlarımızı, hiç düşünmeden satarak, günü kurtarmaya çalışıyorlar. Peki satacak bir şeyimiz kalmayınca ne yapacaklar? Belli değil… Sözlerim yanlış anlaşılmasın. Biz, yabancı yatırımcıya karşı değiliz. Ülkemizin çıkarlarının korunduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin haysiyetinin, korunduğu ilişkiler kurulduğu müddetçe, elbette dışarıdan para bulunabilir.
Türkiye’nin her şehri, Suriyelilerle doldu. Sokaklar, parklar ve viraneler, nereden girdiği bilinmeyen, sayılarını, devleti yönetenlerin de bilmediği, sığınmacılarla kaynarken; “bunu İslami ve insani bir görev” zanneden aymazlık, ne kadar konuksever olduğumuzu, izahla meşgul oldu. Bugün geldiğimiz noktada, sığınmacı sorunu; Milli Güvenlik Siyasetinin, birinci maddesidir. Türk Milleti’nin, millî kültürünü tahrip eden, gerçek ve yakın, beka meselesidir. Bin yıllık tarihimizin, Türkçe etrafında oluşturduğu, mükemmel millet mevcudiyetimiz, bugün, başka bir dil ve yapı etrafında oluşan, bir değerler sisteminin, tahribi ve tehdidi altındadır.
Gelin; tüm siyasi partiler, hep birlikte, ayrı ayrı seçimlere girelim, her birimiz ayrı ayrı seçimlere girelim. Biz varız. Sizleri de bekleriz. Yerel özellikler ve talepler doğrultusunda, elbette yerellerde, orada, burada işbirliği olabilir. Teşkilatlar kendi aralarında bazı çalışmalar yapabilir. Ama bütün siyasi partiler o cesaretiniz varsa her biriniz tek tek, sayın Ak Parti Genel Başkanı, sayın Erdoğan, sayın Bahçeli, sayın Kılıçdaroğlu hepinize birden sesleniyorum. Hadi her birimiz ayrı ayrı girelim!” dedi.