Taraftarının keyfi nasıl istiyorsa o şekilde davranıyorlar deyip,
Yediğiniz Üç-beş gölü dert etmeyecektim kendime.
Çorapçının nesline kıran girmiş gibi çıplak ayağa mokasen ayakkabı giymelerinizi yadırgamayacak,
Hele o,
Moda diye üstünüze geçirdiğiniz daracık ve kısa urbalar var ya,
Tamda taraftarlarınızı temsil ettiği ve seyredenleri güldürdüğü için bilakis taktirimi bile kazanacaktınız.
Yediğiniz-içtiğiniz,
Gezip, gördüğünüz,
Görüp konuştuğunuz,
Kolunuza takıp öptüğünüz, hanımlar,
Bindiğiniz lüks araba,
ve
Üstüne aldığınız para,
Hiç mi hiç umurum olmayacaktı!..
Bana ne!
Verirsen alırlar!..
Uzatırsan öperler!
Eğilirsen binerler sırtına…
Diyecektim!..
Ama bu milli takım!..
Yürüyüşü- duruşu, oturup- kalkması,
Hatta
Sahada giydiği formasını ilk defa görmüş bile olsam ve adına da milli diyorlarsa bu benim derdim ve beni ilgilendirir!..
Çünkü,
Parasını ben verdim, beni temsil ediyorsun. (ben derken” kamu” kastım! Orda garip gureba, fakir fukaranın vergisi, hakkı vardır. Devlete iş yapıp, devletten para alanların her türlü yaşamı toplumu ilgilendirir… ki, bu yüzden kankamla papaz oldum.)
Duygusallık bir tarafa;
Ben iş verenim kardeşim.
Madem, milli hassasiyet, bayrak sevgisi, millet aşkı ile koşmuyorsun, verdim paranı, eşek gibi koşturacak, işini yapacaksın.
Yediğine- içtiğine,
Giydiğine-Gezdiğine,
Oturup-kalktığına,
Takıp-takıştırdığına dikkat edeceksin.
Ruh halin ilgilendirmez beni, kendini hangi kılığa soktuğun ırgalamaz da..
İşine saygı duyacaksın.
Duymayacaksan, ki görüldü, kendine bile saygın yok;
Kovuyorum hepinizi kardeşim.
Başta fatih terim seni…