Deva Partisi Kırıkkale İl Başkanı Mimar İsmail Oğuz Karakuş, Kahramanmaraş merkezli 11 il genelinde meydana gelen depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Karakuş, “Bugün siyaseti bir kenara bırakalım, gelin birlik olalım. Memleket masası kuralım. Vatandaşlarımız evini sağlamlaştırmak için sahtekarların eline düşmesin” dedi.
SİYASET DEĞİL, BİRLİK OLMA ZAMANI
Kahramanmaraş merkezli 11 il genelinde meydana gelen depremlerde binlerce insan hayatını kaybederken, binlerce insan yaralandı. Parti yönetimiyle birlikte basın mensuplarının karşısına çıkan Deva Partisi İl Başkanı İsmail Oğuz Karakuş, bütün siyasi partilere çağrıda bulundu. Karakuş, “Kimseyi eleştirmiyorum. Gelin birlik olalım, memleket masası kuralım. Herkes üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapsın. Kırıkkale’de vatandaşlar evini sağlamlaştırmak için sahtekarların eline düşmesin! Belediyeler mühendislerini görevlendirmeli. Eğer yoksa personel eksiğini tamamlayıp, vatandaşı kötü niyetli insanların eline bırakmamalı!” dedi.
ACIMIZA BİR ACI DAHA EKLENDİ
Karakuş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “6 Şubat Pazar günü saat 04.17 de Kahramanmaraş merkezli 7.7’lik büyük bir depremle uykularımızdan uyandık. 11 ilimizi etkileyen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Bu büyük felaketin ardından 15 günü geride bıraktık lakin acımız halen tazeliğini koruyor. Kelimelerle tarif edilemeyecek kadar büyük üzüntü içerisindeyiz. Yaralarımızı tam manasıyla sarmadan, dün Hatay’da yine büyük bir depreme ve yıkıma şahit olduk.”
ŞEHRİMİZDEKİ YAPILAR DENETLENMELİ
“Acımıza bir acı daha eklendi. Depremin ilk gününden itibaren Kırıkkaleli vatandaşlarımızın sağduyusu, yardım konusunda 7’den 70’e seferber oluşu bizleri bir kez daha gururlandırdı. Bir kez daha gördük ki bu şehrin haysiyetli insanları ülkemizde kimin başına bir felaket gelirse hemen yaralarını sarmak için canla başla çalışıyor. Peki, durum tam da böyleyken acaba Kırıkkaleli vatandaşlarımız evlerinde güvenli bir şekilde yaşıyor mu? Başlarını yastığa koyup, rahat bir şekilde uyuyabiliyorlar mı? Acaba şehrimizde ki yapılar depreme hazır mı?”
ÜZÜLEREK SÖYLÜYORUM Kİ HAZIR DEĞİLİZ!
Her şeyden önce siyasetçi olarak değil bir mimar olarak söylüyorum, şehrimizde bırakın depreme dayanmayı, mevcutta kendi ağırlığını bile taşımaktan aciz görünen yapılar var. Bakın altını çizerek söylüyorum mevcutta kendi ağırlığını bile taşımaktan aciz yapılar var. Bu yapılar depreme bile gerek olmadan yıkılabilir. Durumumuz oldukça vahim. Hal böyle olunca vatandaşımızda endişe duyuyor. Vatandaş nereye gitsin? Haklı olarak belediyelere gidiyor. Bir vatandaşımız belediyemize gittiğinde binasının sağlamlığıyla alakalı endişelerini dile getiriyor.”
YEREL YÖNETİM VATANDAŞA SIRTINI DÖNMEMELİ
“Aldığı cevap ise çok acı “Bizim yapacak bir şeyimiz yok. Size yardımcı olabilecek ne teknolojimiz, ne de personelimiz var.” diyerek özel bir yapı denetim firmasına yönlendiriyor ve diyor ki “Onlar bu işi bilir, siz ona gidin.” Bunun doğruluğunu merak ediyor ve ekliyoruz, madem böyle bir teknolojiniz, yeterli donanıma sahip personeliniz yoksa bu yapılarak ruhsat ve bina oturum iznini hangi teknoloji ve hangi personellerin imzasıyla veriyorsunuz? Arkadaşlar, Belediyeler Kanunu’nun giriş ve en önemli kanunu şudur. Belediyeler vatandaşların can ve mal güvenliği konusunda sorumludur. Peki, ben size soruyorum. Belediye böyle hayati bir konuda acizlik içerisindeyse, niye var? Ne işe yarar? Siz vatandaşa nasıl böyle bir şey söylersiniz. Yerel yönetim vatandaşa sırtını dönerse bu insanlar ne yapar? Yahu bu vatandaş oylarıyla sizi o makama getirdi. Yapmayın… Allah aşkına yapmayın.”
YEREL YÖNETİMLERİMİZE SORUYORUM
1)Şehrimizde ki yapılar depreme dayanıklı mı?
2)Konuyla alakalı daha önce riskli yapıların tespit edilmesi ile alakalı çalışma yapılmış mıdır? Veyahut bu felaketten ders çıkarıp bundan sonra yapılacak mıdır?
3)Riskli yapılar tespit edildiyse konuyla alakalı önlemler alınmış mıdır? Güçlendirme ve Kentsel Dönüşüm süreçleri planlanmış mıdır?
4)Evlatlarımızı emanet ettiğimiz okullarımız ve resmi binalarımız depreme dayanıklı mıdır?
5)Şehrimizde özellikle alt katında dükkan olan binalarda kolonlarda oynama, kesim gibi olası bir deprem anında yıkıma sebep olabilecek birtakım hukuka uygunsuz işlemler yapılan binalar var mıdır? Tespiti yapılmış mıdır?
6)İmar barışından şehrimizde kaç yapı faydalanmıştır? Kontrolleri yapılmış mıdır? Deprem riskleri ne derecededir?
7)Herhangi bir deprem anında Afet Eylem Planımız hazır mıdır?
8)Deprem anında insanların toplanacağı, Toplanma Merkezleri planlanmış mıdır? Toplanma merkezleri nerelerdir?
BELEDİYENİN ÖNCÜLÜK ETMESİ LAZIM
“Belediye ve Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvuru yapması gerekiyor. Vatandaşlarımız yerel yönetimleri ile kendilerini daha yakın hissettiği için ilk önce belediyeye gidiyor. Belediyeye de, “Bir şey yapabilir misiniz? Benim binam konusunda endişelerim var” diyor. Kanunun ilk ve en önemli maddesi belediyeler vatandaşın can ve mal güvenliği konusunda sorumludur. Şimdi bu sorumluluğu yerine getirmesi lazım. Eğer ki belediyelerimizin bu sorumluluğu yerine getirebilecek bir durumu yoksa teknolojisi yoksa personeli yoksa durum çok daha vahim. Vatandaş haklı olarak gidecek, belediyeye söyleyecek. Ona göre artık bizim çalışmalarımızı yapmamız lazım. İlk önce depreme en dayanıksız olanlardan başlayıp, bunlar için gerekli güçlendirme alıyorsunuz, güçlendirme yoksa karar alıp bunların yıkımlarının gerçekleştirilmesi lazım. Bununla ilgili belediyenin öncülük etmesi lazım, mecbur bunu yapması lazım.”
VATANDAŞ SAHTEKARIN ELİNE DÜŞÜYOR
“Biz bazı binaların güçlendirilmesi ile alakalı pek çok soru geliyor. Gitmişler, x şahsı ile görüşmüşler o kendi gelmiş, bakmış tamamen bilimin dışında kendine göre ‘şura sağlam değil, bura sağlam değil’ demiş ve ‘ben şu paraya bu işi hallederim’ demiş. Şimdi söylediği şeyi yaptığında, binanın depreme dayanıklılığı konusunda hiçbir faydası yok. Bu iş tamamen para alayım, kazanayım. Yani işin ehli olmayan insanlar bunu yaptığı zaman ne oluyor? Vatandaş sahtekarların eline düşüyor ya da sahtekar olmasa da işinin ehli olmayan insanlar yaptığı zaman ne oluyor, yine binayı sağlamlaştıramıyor. Binam sağlamlaştı diye rahat uyuyor ama aslında öyle bir şey yok.”
DEPREMİN NE ZAMAN GELECEĞİ BELLİ DEĞİL
“İşin özüne bakarsanız siyasi partiler bir nevi sivil toplum kuruluşu. Biz nasıl çıktık burada endişemizi dile getirdik. Onun için biz ne yapıyoruz, vatandaşımızın 1 binasını kurtarsak, 10 binasını kurtarsak bizim için çok büyük bir şey. Şehrin geleceğini düşünüp buna göre hareket etmesi lazım. Hep beraber bir şeyler yapmamız lazım. Biz bugün burada oturalım bekleyelim ve diyelim ki, “Belediyemiz yapsın, devletimiz yapsın biz burada oturalım” öyle bir şey olmaması lazım. Çünkü depremin ne zaman geleceği belli değil.”
SİYASİ PARTİ GÖMLEKLERİMİZİ ÇIKARALIM
“Gördüğümüz kadarıyla Kırıkkale’de bir deprem anında ciddi kayıplar yaşarız. Onun için belediyenin ve devletinin kurumlarının sorumluluk alıp, tabi en üstlerin de 11 ildeki bu büyük felaketten sonra ders aldığımızı düşünüyorum. Ona göre hareket etmemiz lazım. Biz de yukarıyı beklemeyip, Kırıkkale’de ne yapabiliriz? Hiçbir parti ayrımı yapmadım, kimseyi eleştirmedim. Hiçbir şey söylemedim dedim ki; “Hep beraber olalım. Biz gönüllüyüz siyasi parti gömleklerimizi bir kenara bırakalım, çıkaralım. Hep beraber çalışalım bir memleket masası kuralım. Oturalım ondan sonra depremle alakalı neler yapabiliriz düşünelim.” dedi
ŞEHRİMİZ İÇİN DURMADAN ÇALIŞACAĞIZ
“MTA’nın hazırladığı raporda, şehrimiz 1. derece riskli iller arasında gösterilmiştir. Ayrıca bir deprem ülkesi olarak depreme her daim hazır olmalıyız. DEVA Partisi olarak belediyelerimizi ve yetkili kurumlarımızı göreve davet ediyoruz. Ayrıca, Mimar Ve Mühendis Odalarımızı ve şehrimizde faaliyet gösteren bütün Sivil Toplum Kuruluşlarımızı ve Siyasi Partilerimizi, hep birlikte şehrimizin geleceğine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Afet anında “Artık çok geç” demeden önce bugünden hazırlığımızı yapmaya davet ediyoruz. Bu konuda bilgi ve tecrübelerimizi halkımız, gerekli kurum ve kişilerle paylaşmaya devam edeceğiz. Bu şehrin yürekli insanlarının güvenliği için durmaksızın çalışacağız.”