Kırıkkale Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi ve İlahiyat Topluluğu tarafından Merkezi Derslikler binasında ‘Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye’de İlahiyat Tecrübesi’ konulu konferans düzenlendi.
HABER: YAKUP ÖZCAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Salih Demir’in konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mevlüt Erten, Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Güldane Gündüzöz ve Doç. Dr. Fatıma Zeynep Belen, öğrencilerimiz, akademik ve idari personeller katıldı.
İlahiyat Topluluğu Başkanı Dilan Karakoç ve İlahiyat Topluluğu Akademik Danışmanı Arş. Gör. Dr. İsmail Koçak’ın konuşmalarıyla başlayan programda İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mevlüt Erten; “Cumhuriyetimizin 100. yılı dolayısıyla Türkiye’nin her yerinde etkinlikler düzenleniyor. Bizde bu işin uzmanı olan hocamızla Cumhuriyetimizin 100. yılında İlahiyatı konuşmak istedik. 100 yıl, bir asır demek. Cumhuriyetimiz 100 yıl içerisinde dal budak saldı ve köklendi. Tüm alanlarda kazanımlar oldu. Bizde ilahiyat alanında olan kazanımları hocamızdan dinleyeceğiz. Hocamıza hoş geldiniz diyor ve davetimize icabet ettiği için kendisine teşekkür ediyorum” dedi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Salih Demir, bir insanın, milletin ve kurumların geçmişini ve tarihini bilmesinin bu günde ve gelecekte yapacaklarını belirleme ve planlama açısından büyük önem taşıdığını belirterek, “Geçmişini bilmeyen bir kurumun geleceğini planlaması mümkün değildir. Tarih bize kılavuzluk eden temel esasları taşır. Türkiye’de ilk ilahiyat fakültesi medrese dışında yüksek din eğitimi veren ilk kurumun 1924 yılında açıldığı bilinir ancak bu bilgi yanlıştır. Medrese dışında bir kurum gerekliliği doğması ve bu işi daha iyi yapabilme amacıyla II. Abdülhamit döneminde 1900 yılında böyle bir kurum açılmıştır. Peygamberimiz (SAV) döneminde mescitte yapılan eğitim zamanla medrese eğitimine dönüşmüştür. Medresede orta ve yüksek derece eğitim devam ederken neden ilahiyat ve imam hatiplerin olduğu mektep alanına geçtik? Bütünün içine yerleştiremediğin parçanın, neden değişmesi gerektiğini düşünmek lazım. Hiçbir toplumsal kurum tek başına yükselip alçalamaz. Kurumların birbiriyle bağlantısı vardır ve eğitim merkezdedir. 17. ve 18. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde bir gerileme yaşanmıştır. Bu gerileme döneminde medreselerde parçalar halinde sistemler kurularak medreselerin bu gerilemeden etkilenmemesi için uğraş verildi. Ancak işe yaramadı. Sonrasında ise medreseden mektebe geçildi ve var olan eğitim sistemi toplumun ihtiyacını giderdi. Bizden daha ileri olan bir sistem kullanılmaya başlandı. Bireysel çabalarla yürüyen eğitim daha merkezi, devlet destekli ve düzenli hale geldi. Cumhuriyet döneminde medrese eğitiminin yetersiz olması ve bu boşluğu doldurmak adına sürekli yeni medreseler kurulması sorunu çözemedi. Bunun sonucunda Cumhuriyet döneminde 1924 yılında ikinci kez ilahiyat fakültesi kuruldu. Bu dönemde imam hatip ve yüksek din uzmanları yetiştirme amacıyla kurulan kurumlarda yasal anlamda her şey yolunda ve normaldir. Ancak uygulama kısmına bakınca ciddi boşluk ve hatalar görülüyor. 1924’te kurulan imam hatip okulları ortaokul seviyesinde kurulmuştur. İlahiyatlar ise üniversite seviyesinde kurulmuştur ve lise kısmında bir boşluk ortaya çıkmıştır. Aradaki bu boşluk öğrencilerin bu okulları tercih etmemesine sebep olmuştur. Bu nedenle okullar öğrencisiz kalmış ve 1933’te ilahiyat fakülteleri kapatılmıştır. İlahiyat fakülteleri 1949 yılında Ankara Üniversitesi bünyesinde tekrar açılmış ve günümüze kadar birçok üniversitede ilahiyat eğitimleri verilmeye devam edilmiştir. Günümüzde üniversitelerde yüzün üzerinde İlahiyat fakültesi bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
- asırda Tanzimat dönemi ve eğitimde örgün hale geçmemizle birlikte eğitim anlayışının değiştiğini belirten Prof. Dr. Demir, “Medrese sosyal bir kurumdur. İman ve itikadımızın bir parçası değildir. Kendisinden beklenileni yerine getiremezse yıkılır ve yerine yenisi kurulur. İşte tam da bu nedenle ilahiyat fakültesi kurulması mecburi olmuştur. İlahiyat fakültesinin kurulmasıyla birlikte eğitim örgünleşti. İnsan ve toplumun problemlerine daha çok odaklanan bir program yürütüldü. Bilimsel anlayış gelişti. Dini bilginin geniş kitlelere ulaşımı sağlandı. Din ilimleri ile ilgili Türkçe bir literatür oluştu. Din ilimleri ile ilgili alanlar genişledi. Din ilimleriyle ilgilenen kişilerin sayısı arttı. Tüm bunlar değişen dünyanın eğitim anlayışının doğal bir sürecidir” dedi.
Program, İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mevlüt Erten’in Prof. Dr. Zeki Salih Demir’e teşekkür etmesi ve plaket vermesi ile sona erdi.