GündemKırıkkaleManşetYaşam

İran’da ki diktatörlüğün iç yüzü

Haber71.Net - Google News | Abone Ol

İran’da demokrasi ve insan hakları büyük bir yalan.

İran’da 853 siyasi ve ideolojik tutuklu var. Bunun 267’si için idam kararı verilmiş.

Ayrıca 2 yargıç, 398 siyasi ve ideolojik tutukluyu 1500 yıl hapse mahkum etmişler

 

Röportaj: Burak Can

Foto: Burak Can-Mehmet Akif Köksal

 

Gazetemiz Haber Müdürü Burak Can’ın İranlı Parviz Yarigholi ile yaptığı röportajda, İran’da yaşanan cemaat ve devlet ilişkisini gün yüzüne çıkarıyoruz.

 

  • İran hakkında genel-geçer bilgiler biliyor muşuz meğer. Gerçek olan, asıl olan hep saklanmış veya gün yüzene çıkmamış. Geçtiğimiz günlerde, hastanede karşılaştığım İran vatandaşı Parviz Yarigholi’nin hayat hikayesi öylesine dramatik ve öylesine içler acısı ki, yürekleri dağlayacak cinsten.

 

  • İranlı ve aynı zamanda derviş olan Parviz Yarigholi, Türkiye’ye neden kaçıp geldiği, burada yaşadığı günleri ve İran hakkında bilinmeyenleri bir bir anlattı. Hatta mültecilerin neden normal yollar ile değil de, kaçak yollar ile yurt dışına kaçtıklarını anlattı. Sorduğumuz sorulara içtenlikle cevap veren Yarigholi, zaman zaman verdiği cevapların arasında sözcükler boğazına düğümlendi. Dolayısıyla İranlı vatandaşların neden bizim ülkemize sığındıklarını bu röportaj ile daha iyi anlayacaksınız.

 

BURAK CAN: KENDİNİ TANITIR MISIN?

PARVİZ YARİGHOLİ: Ben Perviz Yarigholi. 28 yaşındayım. Kalite kontrol uzmanıyım. Endüstri mühendisiyim. Aynı zamanda ISO 9001 kalite kontrol belgeli Master’ım var. İranlıyım ancak Azeri kökenliyim. 2 yıldır Türkiye’deyim.

 

B.CAN: TÜRKİYE’YE GELMENİZDEKİ SEBEPLER NELERDİR?

P.YARİGHOLİ: Arkadaşlarımın ve Hocam İran hükümeti tarafından tutuklanması. Çünkü benim hocam kitaplar yazıyordu. Ben ve iki arkadaşımda hocamıza destek vererek, kitaplar yazmaya gayret etmiştik. Maalesef ki hocam ve benim arkadaşlarım tutuklandı. Başka bir arkadaşım beni arayarak, beni de aradıklarını ve tutuklayacaklarını söyledi. Bende mecburiyetten İran’dan çıktım. Çünkü ben başıma gelecekleri biliyordum. Beni daha önce uyarmışlardı. Bu yüzden Türkiye’deyim.

 

B.CAN: DAHA ÖNCE UYARMIŞLARDI DEDİNİZ NASIL SİZİ UYARMIŞLARDI?

P.YARİGHOLİ: Bir akşam hocalarımızın evindeydik. Emniyet ve istihbarat tarafından hocamızın evin baskın verildi. Bizim ülkemizde Ayatollah Ali Khamenei diye bir parti var. Baskıyı bu parti yapıyor. İran hükümeti de bunlar ile beraber ve ne isterlerse onu yaparlar. Bunlar asker ya da polis değiller. Normal vatandaşlar. Ama bunlara para alışverişi yaptıkları için kendi amaçları neyse ona göre kullanıyorlar. Hocamın evi basılınca biz ve onlar arasında arbede çıktı ve bizi dövdüler. Olay esnasında benim omzum çıktı ve sende biliyorsun omuzum sürekli çıkıyor. Zaten tanışmamız da bu şekilde olmuştu.  Daha sonra çıkan arbede de benim anlım yarılarak bayılmışım. Kendime geldiğimde hapishanedeydim.  Hapishanede de bayağı işkence gördük. Hapishanede beni uyarmışlardı bir daha hapishaneye gelirsen çıkma şansım yok diye. Olay bu yani.

 

B.CAN: TÜRKİYE’YE GELDİKTEN SONRA NASIL BİR YOL İZLEDİN? GELDİKTEN SONRA SANA YA DA AİLENE KARŞI HERHANGİ BİR YAPTIRIMLARI OLDU MU?

P.YARİGHOLİ: Türkiye’ye ilk geldiğimde Ankara’ya Birleşmiş Milletlere (BM) gelerek kaydımı yaptırdım. Daha sonra ise beni buraya gönderdiler. Geldikten sonra ben yazılarıma devam ettim. Tabi ki bir yayınlama değil ama sosyal medya üzerinden yazılarımı yazdım ancak hesaplarım birçok kez hacklendi. En son geçen hafta hacklendi. Bu sadece bana değil birçok arkadaşım ve İran’da ki birçok gazetecinin de hesapları hackleniyor. Her seferinde yeni bir hesap açıyorum ve yazılarımı yazmaya devam ediyorum. Geldikten sonra benim aileme çok şeyler yapıldı. Ben başkent Tahran’da yaşıyordum. Ben Türkiye’ye geldikten sonra hem babamın hem de benim evime baskın yapıldı. Bana ait olan her şeyi aldılar. Babamı kaç kere istihbarata götürdüler. Onları tehdit ederek, hakaret ederek sindirmeye çalıştılar. Ailem zaten zor durumda yaşıyor. Bizim arkamızda devlet ya da BM durursa böyle şeyleri yapamazlar. Bizim ülkemizde benim için bir mahkeme oluyor. Ben burada olduğum için benim yerime babam gitmiş ve hakim babama mahkemede hakaretler etmiş. Kısacası aileme karşı büyük bir sindirme ve yıpratma politikası uyguluyorlar.

 

B.CAN: İRAN’A DÖNERSEN SENİ NASIL BİR DURUM BEKLİYOR?

P.YORİGHOLİ: İran yolu artık bana karanlık yollar. Döndüğüm zaman ise olacak şeyler belli değildir. Yani arkadaşlarımın ve hocamın durumu belli, tutuklular. Bende dönersem aynı şeyleri bana da yapacaklar ve aynı zamanda benim İran istihbaratında çalışan bir düşmanım var. Devletten kurtulursam da bu adamdan kurtuluş yok.

 

B.CAN: İRAN HÜKÜMETİ SADECE DERVİŞLERE Mİ ZULÜM YAPIYOR?

P.YORİGHOLİ: İran ülkesinde demokrasi ve insan hakları büyük bir yalan. Bu sadece dervişlere değil, başa kişilere de aynı şeyleri yapıyorlar. İran’da 853 siyasi ve ideolojik tutuklu var ki, bunun 267’sinin idamına karar verilmiş. Sadece 2 yargıç 398 siyasi ve ideolojik tutuklular için 1500 yıl hapse mahkumlar. Aynı şeyi Hristiyan, Sunniyani, bahayei, yahudi ve herkes yaşıyor. Yani İran hükümetine karşı düşünceye ve ideolojiye sahip olan herkes aynı hükmü gerçekleştiriyorlar. Devletin dediği doğrudur ve karşı bir şeyler düşünen suçlanır. Mesela binlerce suni Tahran’da yaşıyor ama sunilere mescid kuruluşuna izin verilmiyor. Hata geçen sene bir mescidi yıktılar. Dervişler yasa karşısında başkalarıyla aynı değiller. Mahkemeler adil değil. Bazen avukat tutmaya izin vermiyorlar ve o avukatlar ki bizim dava ile ilgileniyorlar diye onları bile hapishanelere alıyorlar. Bazıları ise sürgüne gönderiliyor. Hüseyniyeleri yıktılar. Ayatollah Ali Khamenei Müslümanlığı kullanarak İran milletine zulüm ediyor. Ayatollah Ali Khamenei sadece siyaset diktatörü değil, 95 milyar dolar servetiyle ve elinin altında olan finansal kuruluşlarla İran ekonomisine de hükümete de müdahale ederek, İran milletinin hürriyetini ve özgürlüğünü almış. Biz yani dervişler, Müslümanız barıştan yanayız. Biz kimseye zarar vermeyiz. Bir dervişin birine zarar verdiğini duymazsınız, göremezsiniz. Bize böyle öğretirler. Bizde boş durmak doğru değildir. Allah boş duranı sevmez derler. Bizde de öyledir. Dervişlerde zararlı alışkanlıklara karşı gelinir. Dervişlikte herkes sizin kardeşinizdir. Öyle davranılır. Müslüman bile olmazsa kardeşinizdir ama İran hükümeti böyle insanlara kötü davranıyor. Şeriatı kullanarak kendi cinayetlerinin üstünü örtüyor.

 

B.CAN: BM, TÜRKİYE’DE NE KADAR SÜRE KALACAĞINIZ KONUSUNDA HER HANGİ BİR BEYANDA BULUNDU MU?

P.YORİGHOLİ: Türkiye’de belirsizlik içerisinde yaşıyoruz. İlerde ne olacak bilmiyoruz. BM’lere sözümüzü anlatamıyoruz.  Sonumuzun ne olacağını, ne kadar süre burada kalacağımızı bilmiyoruz. Bizlerle görüşme yapıyorlar. Bizler sorunlarımızı dertlerimizi anlatıyoruz.  Sonra bir karar alıyorlar ve bir ülkeye gönderiyorlar ama bunun da ne kadar süreceği belli değil. Bizim Türkiye’den başka bir ülkeye gitmemiz BM’ye bağlı. Artık bu belirsizlik, hastalık ve vahim bir maddi durum beni çok zorluyor acaba Birleşmiş Milletler de beni duyan kimse var mı?

 

B.CAN: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ SİZE BU SÜRE İÇİNDE ÇALIŞMA İZNİ VERİYOR MU?

P.YARGHOLİ: Hayır. Bizim sadece burada geçici bir kimliğimiz var ki oda sadece yaşadığımız şehirde geçerlidir. Bizim en büyük sorunumuz da bu. Çalışma iznimiz yok. Herhangi bir yere çalışmak için girdiğimizde bize ada işverene ceza veriyorlar ama biz çalışmazsak nasıl yaşarız bilmiyoruz. Bunları kimse düşünmüyor. Yardımı bırakın neredesin ne yapıyorsun diye soran yok. Sadece haftada iki kez emniyete gidip imza atıyorsun. İmzaya gitmesen de seni arayan soran da olmaz. Bizlerin bu belirsizlik durumları zaten bizleri kaçak gitmeye yöneltiyor.  Doğru düzgün ilgilenilse yada geçici bir hayat imkanı verilse kimse kaçak yollar ile gitmeye kalkışmaz. Bizleri neredeyse bedava çalıştırıyorlar. Çalışma iznimiz olsa ve bizleri bu şekilde çalıştıramazlar ve canı sıkılınca işten çıkartıp, alamazlar. Bizler bu duruma mecbur bırakıyorlar.

Ben endüstri mühendisiyim. Aynı zamanda ISO 9001 Masterım var. Kendi ülkemde mesleğimi yaparak iyi durumda yaşarken şimdi böyle yaşıyorum. Hasta olduğum için çalışamıyorum. Omuzum sürekli çıktığı için her işte de çalışamıyorum. Maddi durumlar gördüğünüz gibidir. Omuzumdan hastaneye gittim ve doktor bana ameliyat olmamı söyledi. Ameliyat olursam da geçimimi sağlayamayacağım.

 

B.CAN: BANA ANLATTIKLARINIZI İRAN’DA BİR TELEVİZYON YA DA BAŞKA YAYIN ORGANLARINA ANLATTINIZ MI?

P.YARİGHOLİ: İran’da gazeteciler her zaman baskı altındadırlar ve haberlerde sansür uygulanıyor. Tutuklama olayından sonra bir gazeteci ile görüştüm. Ona da anlattım. Gazeteciyi işten attılar ve elinde bulunan fotoğraflar dahil her şeyi elinden aldılar. Haberde yayınlanmadı. İran hükümeti ailelerimizi, sevdiklerimizi tehdit ve korkutarak haksızlıkların üstünü örtmeye çalışıyor. Bütün bunlar yaşanırken, büyük haksızlığa uğrayan İran vatandaşları susmak zorunda kalıp, kimse bu haksızlıkları yayınlayamıyor.

 

B.CAN: TÜRK VATANDAŞLARINDAN NASIL BİR YAKLAŞIM BEKLİYORSUNUZ?

P.YARİGHOLİ: Tüm sığınmacıların adına Türk devlet ve milletine bizlere kapılarını açtıkları için teşekkür ediyorum ve tek ricam Türk milletinin bizim duruma anlayış göstermesini istiyorum. İnanın kimse gurbetlerde yaşamak istemez. Kimse ailesinden, ülkesinden yurt dışına çıkıp kendisini zor duruma sokmaz. Eğer biz buralara geldiysek bilsinler ki, bizler canımızı zor kurtardık ve sürgünde, gurbetlerde yaşamak bizim tek seçeneğimiz oldu. Suriye’de, İran’da cinayetler işlendi. Türkiye ise bu ülkelerden gelenlerin hepsine kucak açtı. Yardım etti. Hepimizi savundu. Bunların hepsini tarih yazacak.

 

B.CAN: HİÇ PİŞMAN OLDUNUZMU?

P.YARGHOLİ: Yaşadıklarıma ve yapılanlara rağmen ben ilerlediğim yoldan pişman değilim. Ben ne derviş olmamdan ne de geçmişimden pişman değilim. Yazdıklarımdan da değilim. Allah Nisa suresinin yüzüncü ayetinde şöyle buyurur: “Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da, sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir”. Benim tek ümidim Allah’tır. Allah’a Şükür ediyorum çünkü bu karanlık durumda tek ışık ve umut Allah’dır.

 

B.CAN: SON OLARAK BAŞKA DEMEK İSTEDİĞİNİZ BİR ŞEY VAR MI?

P.YARGHOLİ: Birleşmiş Milletler’den ve hep insan haklarını savunanlar ve Sayın Ahmed Şehit (BM özel Raportörü)’den rica ediyorum, lütfen ellerinden geleni yapsınlar. Hapiste, sürgünde zor durumda olan dervişlere destek vererek, özgürlüklerine kavuştursunlar. Birleşmiş Milletler’den dosyaların incelemesini hızlandırarak, mültecileri bu belirsizlik durumdan kurtarsınlar istiyorum.

 

Haber71.Net Editör

Kırıkkale'nin Haber Portalı Haber71.Net'in editörü tarafından Kırıkkale haberlerinin son dakika ve hızlı bir şekilde ziyaretçilerine ulaştırmayı hedeflemektedir.
0 0 votes
Haber Değerlendirme
Subscribe
Bildir

guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Başa dön tuşu
0
Would love your thoughts, please comment.x