Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, haftalık basın açıklaması gerçekleştirdi. Ülke gündeminde yer alan konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kutluca, Türkiye siyasetinde yaşanan gelişmeler başta olmak üzere iktidarın seçim sonrası uyguladığı ekonomi politikasına ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.
HABER: YELİZ ERDEM
Hayat pahalılığının milleti bunalttığını ifade ederek sözlerine başlayan Kutluca, “Yaşadığımız ekonomik kriz, yıllardır uygulanan yanlış politikalar, yanlış kaynak kullanımı sonucu göz göre geldi. İktidar krizi önce inkâr ediyor; krizi daha da derinleştirecek atımlar atıyor. Ardından da ‘Biz krizin farkındayız’ diyor. Bu hal, 22 yıllık başarısızlığın, acziyyetinin, iş bilmezliğinin itirafıdır” ifadelerini kullandı.
“YANLIŞ POLİTİKALAR EKONOMİK KRİZE NEDEN OLDU”
İktidarın yanlış ekonomi politikaları nedeniyle hayat pahalılığının arttığını belirterek sözlerine başlayan Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hayat pahalılığının son dönemde milletimizi bunalttığının farkındayız” sözlerini hatırlatarak, “Yaşadığımız ekonomik kriz, yıllardır uygulanan yanlış politikalar, yanlış kaynak kullanımı sonucu göz göre göre geldi. İktidar krizi önce inkâr ediyor; krizi derinleştirecek adımlar atıyor, ardından, ‘Biz krizin farkındayız’ diyor. Bu hal, 22 yıllık bir iktidarın başarısızlığının, acziyyetinin, iş bilmezliğinin itirafı, ifadesi değil de nedir? Sonra bir şeyin inkârı onun varlığını ortadan kaldırmaz” dedi.
EKONOMİ YÖNETİMİNİN DÂHİYANE PROJESİNİ AÇIKLADI!
İktidarın sorunu kabullenmesine karşın herhangi bir çözüm önerisinde bulunmadığını kaydeden Kutluca, ekonomi yönetiminin hayat pahalılığını azaltacak kalıcı adımlar yerine vatandaşı fakirleştirmeye çalıştığının altını çizdi. Kutluca, “Vatandaşın alım gücünü yok edip fakirleştirecekler, sonra da talep yetersizliğinden raflardaki fiyatlar kendiliğinde düşecek. Ekonomiye ultra-modern bir bakış açısı. İktidar, doğru analizler ve sağlıklı adımlar atamıyor, aslında böyle bir zahmete girmek istemiyor. Vatandaşın alım gücünü yok edecek enflasyonu düşürme stratejisi uyguluyor. Bu nasıl ve hangi amaca yönelik strateji ise her şeye zam üstüne zam yapılıyor. Ultra-modern ekonomik anlayışa göre talep gücü kalmamış zavallı halk geçim şartlarının zorluğu altında daha da ezilmiş olacak. Dolaylı olarak da ürün fiyatları düşmüş olacak. Hiç kimsenin aklına bir taraftan halkın alım gücünü yükseltirken diğer taraftan bu alım gücünün tetiklediği üretimi artıracak politikalar uygulamak yani, arz yönlü politikalar uygulamak gelmiyor. Gelemez de çünkü borç yükü altına girmiş olan bir ülke, bu tür bağımsız politikalar geliştiremez. Amaç enflasyonla mücadele ediliyormuş gibi bir görüntü sergilemek. Dahiyane düşündükleri plan bu” dedi. “Enflasyonla mücadele, maliyet artışına yol açan nedenleri ortadan kaldırarak yapılabilir. Finansman imkânlarını zorlaştırarak, yüksek faiz politikası uygulayarak, çiftçinin kullandığı akaryakıt, gübre, zirai ilaç, yem gibi girdi maliyetlerini artırarak gıda fiyatlarının artmasını önleyemezsiniz” diyerek sözlerini sürdüren Kutluca, iktidarın ekonomik krizin önüne geçmek için marketlerdeki denetimleri artırmasının enflasyonun yükselişini engelleyemeyeceğini vurguladı.
“HALKIN SIKINTILARINI BİLMEYENLER HAYAT PAHALILIĞIYLA MÜCADELE EDEMEZLER”
Anti enflasyonist ekonomi politikaları uygularken;
Kutluca, “Popülizmden vazgeçeceksiniz, verimliliği arttıracak, üretime önem ve öncelik vereceksiniz. Gerekli yapısal reformları yapacaksınız, yolsuzluğa ve israfa geçit vermeyeceksiniz, İtibardan tasarruf edeceksiniz, makam arabası ve lüks kamu binası sevdasından vazgeçeceksiniz, Yandaşa candaşa kaynak akıtma siyasal tercihlerinize son vereceksiniz. Başka türlü yoksulluğun önünü alamazsınız.
Kimsenin umursamadığı sözde tasarruf genelgeleriyle, marketlerde denetimlerle, kiracıyla ev sahibini kanlı bıçaklı hale getiren sözde %25 sınırlarıyla enflasyon düşmez, düşmüyor işte! Ülkemizdeki “sarsılan, bozulan sosyal yapı” konusunda iktidarı tekrar uyarma görevimizi yapıyoruz. Devleti obezleştiren, üç beş yerden maaş alan, lüks makam odaları ve araçlarından vazgeçmeyen, lüks lojman kiralarını devlete ödeten kadrolarla enflasyonla mücadele edilemez.
Halktan kopanlar, halkın sıkıntılarını bilmeyenler hayat pahalılığıyla mücadele edemezler, edemezler değil, etmek istemezler! İktidarların en önemli görevi “insanca yaşam” düsturunu hayata geçirmek, böylece vatandaşlarının insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmektir.” dedi.
“MEMUR VE EMEKLİNİN YANINDAYIZ”
AK Parti’nin 20 yıllık iktidar karnesini değerlendiren Kutluca, ülkenin 20 yılda geldiği noktayı kıyaslayarak şunları söyledi: “Uzun süren böyle bir iktidar dönemi sonrasında ülkemiz, 22 yıl öncesine göre insanımızın ahlaki ve kültürel seviyesi daha mı iyi durumda? Gelir dağılımındaki adalet daha mı iyi? Sosyal yardıma muhtaç insanımız ne kadar arttı? Fakirlik sınırı altında yaşayan insanımızın toplam nüfusa oranı ne kadar, daha da ötesi genç işsizlerin durumu nedir, gelecekte bunların ne gibi ekonomik, siyasi ve sosyal sonuçları olacaktır.” Milyonlarca memur ve memur emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerine değinen Kutluca, iktidarın açıkladığı zam teklifiyle memur sendikasının istediği zam oranları arasındaki farkın gece ile gündüz olduğunu ifade etti. Kutluca, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Hükümet, Merkez Bankası’nın öngördüğü enflasyon tahminin dahi altında bir teklif yapmıştı. Bu, Amerikalı dostlarından iyi öğrenilmiş bir at pazarlığı teklifi gibidir. Sadece teklif edilen rakam değil, teklif edilmeyen kira yardımı, bayram ikramiyesi, vergi düzenlemesi, eş ve çocuk yardımı, refah payı ve diğer sosyal haklar açısından da önümüze vahim bir tablo çıkmaktadır. Biz Saadet Partisi olarak, memur ve memur emeklilerimiz için verecekleri hak mücadelesinde sendikalarımıza sonuna kadar destek vermeye hazırız ve onların yanındayız. Saadet Partisi grubu olarak TBMM’de bunun mücadelesini tam kadro olarak veriyoruz.”