7 Haziran’da gerçekleştirilecek olan Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Kırıkkale’den aday adayı olacağını önceden açıklayan eski İl Başkanı Seyit Ahmet Göçer, Cumartesi Günü Diva Düğün Salonunda yapılan kongrede yeniden aday olmadı.
SORUMLULUK ALDIM
Kongrede yaptığı duygu dolu konuşmasında, Milliyetçi Hareket Partili olmaktan, Ülkücü olmaktan büyük şeref duyduğunu vurgulayan Göçer, “7 yıldır İl Başkanı olarak hizmet ettiğim partimin, çocukluğumdan beri içinde bulunduğum teşkilatımın her daim neferi oldum. Ölünceye kadar da nefer olmaya devam edeceğim” dedi. 13 Ekim 2004 tarihinde Kırıkkale Ülkü Ocakları Başkanlığıyla teşkilatlarda yetki ve sorumluluk almaya başladığını belirten Göçer, “Ocak Başkanlığım süresince Ülkücü Türk Gençliğinin yetiştirilmesine, Türk kültür ve töresinin yaşatılmasına katkıda bulunmak amacıyla üniversite ve okullarımızda teşkilatlanarak seminer ve diğer faaliyetlerimizle elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. 4 yıl süren Kırıkkale Ülkü Ocakları Başkanlığı görevimi yürütmekteyken 6 Haziran 2008 tarihinde Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli Bey’in emriyle Milliyetçi Hareket Partisi Kırıkkale İl Başkanlığı görevine atandım. Biliyordum ki bu görev kolay bir görev değildi. Çok büyük dikkat, emek ve fedakârlık isteyen il başkanlığı görevini bu şuurla yapmaya çalıştım” diye konuştu.
SİYASETE YÖN VERECEĞİM
Şahsi ihtiraslarını dışarıda tutarak gerek merkez ilçe başkanları, gerekse yönetim kurulu üyeleriyle birlikte gece gündüz çalışarak gitmediği köy, düğün, cenaze kalmadığını ifade eden Göçer, hiçbir önemli günü ve bayramı da atlamamaya azami gayret gösterdiklerinin altını çizdi. Ülkücülüğün çileli bir yol olduğunu ifade eden Göçer, “Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava çileli ve engelli yollarla kaplı” ifadelerini kullandı. “Başbuğumuzun, ‘Benimle dava arkadaşlığı yapacaksanız, yarı yoldan dönmeyeceksiniz’ sözünü rehber kılarak almış olduğumuz sorumluluğun şuuruyla vazifemizi bu günlere taşıdık” diyen MHP Eski İl Başkanı Seyit Ahmet Göçer, “Göreve geldiğimiz günden itibaren, almış olduğumuz terbiye gereği ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul ettik” şeklinde konuştu. 40 yılını dolduran Milliyetçi Hareket Partisi’nin alnının akıyla bugünlere geldiğini kaydeden Göçer, Ülkücü Hareket’in bundan sonra da tertemiz ve yolu açık olarak Türk siyasetine yıllarca yön vereceğini söyledi.
BAYRAK YARIŞI
Partilerdeki yöneticilik görevinin bir bayrak yarışı olduğunu vurgulayan Göçer, “Bugün burada bayrak teslimi yapacağız. Kimin başkan olduğu veya kimin olacağının hiç önemi yoktur. Kişiler her zaman için gelip geçicidir. Asıl olan teşkilatımızdır, partimizdir ve partimizin ilelebet baki ve başarılı olmasıdır” dedi. Başta Kırıkkale Ülkü Ocaklığı Başkanlığı sırasında kendisiyle beraber yönetim kurulunda çalışan ve destek olan tüm arkadaşlarına, ağabeylerine; yine Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanlığı süresince beraber çalıştığı yönetim il kurulu üyelerine, eski merkez ilçe başkanlarına ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür eden Göçer, bugüne kadar birlikte çalıştığı herkesten ve tüm Ülkücülerden helallik diledi.
SEÇİM ÜLKENİN KADERİNİ BELİRLEYECEK
Ülke siyasetine de değinen MHP eski İl Başkanı S. Ahmet Göçer, “Haziran ayında ülkemizin kaderinin, geleceğinin şekilleneceği büyük bir seçim yaşayacağız. 20. Asrın başlarında bizi dört taraftan saran düşmana karşı yaptığımız Kurtuluş Savaşından hiçbir farkı olmayan bir mücadele yaşayacağız. O zamanlar karşımızda tankıyla, topuyla, tüfeğiyle açıkça duran düşman bizi bölüp parçalamak istiyordu. Ama bu millet kazmayla, kürekle, iman gücüyle onlara o fırsatı vermedi, bu ülkeyi bölüp parçalattırmadı. İşte o zamanlar bizi bölüp parçalayamayan düşmanlar, o zamanki devletimizin içerisinde bulunan devşirme sadrazamların ve Damat Ferit hükümetinin bir benzeri olan AKP iktidarıyla bunu yapmak istiyor. AKP içerisindeki fikri bozuk, zikri bozuk ve de bazı kanı bozukların plan ve hainlikleri ile ülkemizi bölüp parçalamak istiyorlar. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak onlara bu fırsatı vermeyeceğiz, ülkemizi parçalattırmayacağız” diye konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Ülkenin bir kısmının “çözüm süreci” adı altında terör örgütüne teslim edildiğini ifade eden Göçer, “Eşkıyanın devlete meydan okuduğu, sözde kendi bayraklarının açıldığı, bebek katilinin resimlerinin, afişlerinin asıldığı, kendi güvenlik birimlerinin oluşturarak kimlik kontrollerinin yapıldığı, ülkemin kaymakamının linç edildiği bir süreç yaşıyoruz. Şu anda ülkemizde, devletin tepesinde Her türlü etnik milliyetçilik yapanlara kol kanat gerip, Türk Milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyen bir ‘başçalan’ var. Atamayla gelen kukla, aciz, yetersiz bakiye sıfatında fason bir Başbakan var. Bebek katili Abdullah Öcalan için ‘Onu İtibarsızlaştırmayın’ diyen bir Başbakan Yardımcısı var. Ve ne yazık ki kendisi de Kırıkkaleli olan ‘Apo Kürtlerin Lideridir’ zırvasını yapan ‘kıytırık’ bir milletvekilinin olduğu bir iktidar var. Ülkemizde milliyetçiliği ve mukaddesatçılığıyla bilinen Kırıkkale’mizden terörün hamiliğini yapan, sözde açılım sürecinin mimarı, sözcüsü, savunucusu olan bu ‘kıytırık’ vekilin Kırıkkaleli olmasından dolayı utanç duyuyorum ve kendisini lanetliyorum” şeklinde konuştu.
HER TÜRLÜ HAİNLİĞİN PANZEHRİ MHP’DİR
Ülkede meydana gelen her türlü hainlikleri engelleyecek, yok edecek tek gücün, tek topluluğun, tek partinin Ülkücüler ve MHP olduğunu kaydeden Göçer sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkenize sahip çıkın, çocuklarınıza iyi bir gelecek bırakmak için vatanınıza sahip çıkın. Ülkemiz büyük bir tehlikenin içerisine atılmak isteniyor. Ülkemizi bölüp parçalamak yok etmek istiyorlar. Bu hainlikleri engelleyecek, yok edecek olan tek güç, tek topluluk tek parti Ülkücüler ve MHP’dir. Ülkücülük, Türk ve İslam coğrafyasının kalp atışıdır. Ülkücülük ülkemizdeki hırsızlığın, yolsuzluğun, haksızlığın ve de ihanetlerin hesabını soracak olan tek makamdır. Birlik ve beraberlik içerisinde gece gündüz çalışmalıyız. Herkese, her kesime ulaşıp bunların yaptıkları hırsızlıkları, arsızlıkları, ahlaksızlıkları, hainlikleri, din sömürücülüklerini, riyakârlıkları fert fert anlatmalıyız. Çok çalışmalı, bir olmalı, birlik olmalıyız. İşte o zaman başarı kendiliğinden gelir. Allah bu kutlu davada hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene.”