Sene seksen dört,
Belediye başkan adaylarının belediye hoparlöründen konuşma geleneğinin olduğu dönemler yani,
Nurlar içerisinde yatası AĞABEY PEHLİVANLI konuşmuş sıra bağımsız aday Sahir Koçak’a gelmişti.
Özetle demişti ki Ağa başkan,
Eyyy Kırıkkale’li hemşerilerim!.. Bundan önceki başkanlık dönemlerimde her ne hata yaptımsa hepsini kabul ediyorum. Eğer sizlere hizmet etme onurunu bana bir daha verirseniz biliniz ki, tecrübelerimle birlikte çok daha donanımlı ve bir çok şeyi öğrenmiş olarak karşınızda olacak size ve Kırıkkale’mize hizmet edeceğim!..
Bu tür anlama gelecek sözlerle,
Yaklaşık bir konuşmuştu.
Sahir abi laf cambazı tabi, Ağa başkanın sesi henüz dinleyenlerin kulağındayken sözü yapıştırdı…
“ Ağam ağam!.. ağaç yaş iken eğilir misali sen artık kemale eriştin bu yaştan sonra başkanlığı öğrensen ne öğrenmesen ne!”
Gençlik güzel!..
Lakin,
Her yaşın kendine özgü özelliği,
Birikimi,
Yaşanası yönleri var tabi…
İnsan sadece gençlik de öğrenmiyor bildiklerini..
Çin’in efsane lideri Mao’nun dediği gibi “okuduğum yüz kitaptan sonra göz attığım küçücük bir dergi ile hiçbir şey bilmediğimi fark ettim…”
Yani,
Beşikten mezara her ne isen aynı zamanda öğrencisin de.
Dün Mehmet Demir’in seçim bürosunda fark ettim ki,
Sadece patinin,
Genel başkan,
İl,
İlçe, başkanlarının
Veya
Çok daha başka başka etkenlerin etkileşimi ile bir şeyler olmuyor insan.
Birazda,
Fani’nin kendisinde olmalıymış çaba.
Adının açıklandığı saniyeden itibaren onun koşturması olmasa,
Bir ay sonra seçimin olacağını dahi bilmemiz mümkün olmayacak nerdeyse…