Eğitim-Sen’in yeni genel Başkanı Kamuran Karaca Kırıkkale’ye geldi. 24 Eylül’de Türk Eğitim Sen ile birlikte yapılacak grev hakkında açıklamalarda bulunan Karaca, “Eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler olarak herkesin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için, demokratik, bilimsel laik eğitim için, okullarımızın işletme, halkın müşteri olmasına izin vermemek için herkesi grevimize destek olmaya çağırıyoruz” dedi.
Destek çağrısı
Eğitim Sen toplantı salonunda şube yönetimi ve üyeleri ile bir araya gelen Genel Başkan Karaca toplantının basına açık kısmında güncel açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği ve diğer STK’ların katıldığı toplantıda genel değerlendirmede bulunan Karaca tüm eğitim emekçilerini ve velileri 24 Eylül’de yapılacak greve destek olmaya çağırdı. Karaca, sendikaları greve götüren sebepleri de başlıca sıraladı.
“Tüm kesimi olumsuz etkiliyor”
Karaca toplantıda şöyle konuştu; “Eğitimde 4+4+4 dayatmasıyla daha da derinleşen eğitim sorunları, öğrencileri, velileri ve biz eğitim emekçilerini olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. Siyasi iktidarın eğitim ve yükseköğretim alanında bugüne kadar yaptığı düzenlemeler, hayata geçirdiği uygulamalar sadece eğitim sistemini değil, toplumun geleceğini de ipotek altına almaya çalışmaktadır. Siyasi iktidar eğitim sistemini sadece kendi dünya görüşüne göre biçimlendirmeye çalışmakta, eğitimin sorunlarına kalıcı çözümler üretmek yerine, tamamen baskıcı ve dayatmacı bir tutum izlemektedir. Eğitim sisteminin acil çözüm bekleyen onca sorunu varken, MEB’in yaşanan sorunları çözmek bir yana daha da derinleştiren adımlar atması, eğitimin temel bileşenleri olan öğrenciler, veliler ve öğretmenler arasında yeni ayrışmalar ve kutuplaşmalar yaratması kaçınılmazdır.
“Okul müdürleri siyasi kadrolar içinden seçildi”
Yıllardır eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik hedeflerine uygun olarak biçimlendirmek isteyen siyasi iktidar, okullarda kendi siyasal çizgisinde olmayan tek bir yöneticinin görev almasını istememiş, bunun için tarihin en kapsamlı siyasal kadrolaşma ve tasfiye operasyonunu başlatmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimde yıllardır farklı kimlik, dil ve kültürleri yok sayan, din ve inanç istismarına dayanan, tekçi ve dayatmacı politikalarının okullarda istediği gibi uygulanması için okul müdürlerinin tamamına yakınını kendi siyasal kadroları içinden özenle seçerek görevlendirmiştir.
“Israrın sebebi bugün daha iyi anlaşılıyor”
Tamamen taraflı yapılan değerlendirmeler sonucunda siyasi iktidar çizgisinde olmayan okul müdürleri görevden alınmış, yerlerine siyasi iktidarın dünya görüşünde olan, iktidarın sözünden çıkmayacak ve “kurşun asker” gibi davranacak siyasal kadrolar yerleştirilmiştir. Eğitim Sen, kurulduğu günden bugüne eğitim yöneticilerinin Bakanlık tarafından, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, sendikal ya da siyasal tercihlere göre belirlenmesi ve atanmasına karşı çıkmıştır. Bakanlığın eğitim yöneticilerinin siyasi iradenin belirlediği idari makamlar tarafından belirlenmesi konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır.
“Cevabı alanlarda vereceğiz”
Eğitimde bir taraftan yoğun bir siyasal kadrolaşma yaşanırken, son çıkan torba yasa ile öğretmenlere sürgün anlamına gelen zorunlu rotasyon hazırlıklarına başlanmıştır. Türkiye çapında görev yapan yüz binlerce öğretmeni kendi istekleri dışında zorla rotasyona tabi tutmak, tarihin en büyük ve en kitlesel sürgünü anlamına gelecek, okullarda yaşanan kaos daha da derinleşecektir. Zorunlu rotasyon dayatmasına ve aday öğretmenlere sözlü sınav ile iş güvencemizi kaldırmak isteyenlere cevabımızı 24 Eylül’de alanlarda vereceğiz.
“Türkiye bir kez daha mahkum edildi”
Eğitimde yoğun siyasal kadrolaşma yaşanmakta ve zorunlu rotasyon hazırlıkları sürerken, eğitim öğretim yılının başlaması ile birlikte eğitimin en köklü sorunları arasında yer alan laik eğitim ve anadilinde eğitim konusunda yaşanan gelişmeler kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. Siyasi iktidar, yıllardır demokratik, bilimsel ve laik eğitim isteyenlerin öncelikli talebi olan zorunlu din derslerinin kaldırılması konusunda adım atmamış, bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, farklı inanç gruplarına tek bir dini inancın ve tek bir mezhebin zorla öğretilemeyeceğine hükmederek Türkiye’yi bir kez daha mahkum etmiştir.
“Öğrencileri karşı karşı getirdiler”
Özellikle eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında, eğitime yönelik doğrudan siyasi müdahaleler artmış, eğitim müfredatının içeriğinin değiştirilmesinden siyasi kadrolaşmaya, öğrencilerin kılık-kıyafetinden hangi dersleri seçeceğine kadar her konuda baskıcı uygulamalar artmıştır. Türkiye’nin her yerinde normal ortaokullar içinde imam hatip sınıflarının açılması ve son olarak doğrudan inanç istismarı şeklinde gündeme getirilen her lisede ibadethane (mescit) açılmasının zorunlu hale getirilmesi, şimdiden okullarda velileri ve öğrencileri karşı karşıya getirmiştir. Siyasi iktidarın toplumda yarattığı kutuplaşmanın bir benzerini okullarda da yaratmaya çalıştığı açıktır.
“Birlikte hareket etmeye çağırıyoruz”
Eğitim Sen olarak; kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan, hakları gasp edilen, sürgünlere ve soruşturmalara maruz kalan bütün eğitim ve bilim emekçilerini yıllardır çözüm bekleyen sorunlarımızın kalıcı olarak çözülmesi talebiyle birlikte hareket etmeye çağırıyoruz. Siyasi iktidarın eğitimde ve toplumsal yaşamda hayata geçirmeye çalıştığı bütün dayatma ve baskılara karşı 24 Eylül Çarşamba günü tüm Türkiye’yi grev alanına çevireceğiz. Eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler olarak herkesin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için, demokratik, bilimsel laik eğitim için, okullarımızın işletme, halkın müşteri olmasına izin vermemek için herkesi GREV’imize destek olmaya çağırıyoruz. Siyasi iktidarın yıllardır savunduğumuz taleplerimizi yok sayan dayatmacı anlayışına karşı en güçlü ve etkili yanıtı vermek için, tüm eğitim ve bilim emekçilerini, çocuklarının geleceğinden endişe eden velilerimizi, 24 Eylül Çarşamba günü ülke çapında yapacağımız greve talepleriyle katılmaya ve güç vermeye davet ediyoruz”