Saadet Partisi İl Başkanı Faruk Vurgun, Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Faruk Vurgun, “Biz prensip olarak başkanlık sistemine karşı değiliz ama herhangi bir başkanlık sistemine de ‘evet’ diyecek halimiz yok. Onun için diyoruz ki eksiklikler eğer giderilmiş olsaydı biz kesinlikle ‘evet’ derdik. Ama bu eksiklikler varsa niye ‘evet’ diyeceğiz ki” ifadelerini kullandı.
NASIL BİR BAŞKANLIK?
Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Vurgun: ‘Yetmez ama evet’ düşüncesinin kendisinde kaygı uyandırdığını belirtti. Yeni anayasanın neden yetecek şekilde düzenlenmediğini soran Vurgun, “Bazen yanlışta olsa ‘evet’ densin deniyor. Bazıları da ‘kafanı yorma bak kim destekliyor kim desteklemiyor ona göre karar ver?’ diyor. Biz bu konudaki kararımızı belirttik, öyle alel usul tepki koymak için değil. Biz, prensip olarak başkanlık sistemine karşı değiliz ama herhangi bir başkanlık sistemine de ‘evet’ diyecek halimiz yok. Nasıl bir başkanlık? Demokratik bir başkanlık mı yoksa istediği zaman demir yumruk olacak bir başkanlık mı? ‘Efendim, bizim başkanın demir yumruğu yok ki, şahıslara göre kanunlar çıkmaz ki.’ Yarın o gider, demir yumruğu olan birisi gelir. Onun için ilk defa bu fikirlerimizi sayın Cumhurbaşkanına ilettik. Bugün iktidarda bulunanlar bizim arkadaşlarımız ama hatalarını da söylemeden edemeyiz. Dost acı söyler. Biz CHP ya da HDP ile aynı safta değiliz. Sadece bizim endişe ettiğimiz şeyler onların itiraz ettiği yasa içerisinde olduğu için aynı şeye itiraz etmiş gibi olduk” dedi.
KUVVETLER AYRIMI PRENSİPLERİ MUTLAKA GÖZETİLMELİ
Vurgun, Dedik ki ‘Biz prensip olarak karşı değiliz. Endişelerimizde dedik ki ‘Kuvvetler ayrımı prensipleri mutlaka gözetilmeli’. Gözetilmezse sıkıntı çıkar. Bunların başında cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiği ve doğrudan doğruya bakanlar kurulunu kendisi atayacağı için istikrar sağlanmış demektir. Artık güvenoyuna mecliste ihtiyaç yok, gensoru ile hükümet düşürme gibi bir mesele de yok. Kanunlar ve yetkileri anayasa ile tayin edilmelidir. Onun için dedik ki, cumhurbaşkanının yetkileri belli olmalı, meclise müdahale edememeli. Arkasından da ikinci kuvvet meclis yasaları yapmalı. Cumhurbaşkanından gelen bütçeyi onaylayabilmeli, değiştirerek de onaylayabilmeli. Değiştirme hakkı olmazsa meclisin bütçeyle bir işi kalmaz ki. Mutlaka meclis icrayı denetleyebilmeli. Meclis, toplumdaki bütün düşünce kuruluşlarının temsilcisi haline gelmeli. Türkiye’nin tamamını temsil etmeli. Onun için de cumhurbaşkanı kesinlikle meclisi fesih etme veya seçime götürme yetkisi olmamalı. Bu yetki olursa meclis töhmet altında kalır. Bu istikrar getirmez, getirir zannedilir. Onun için diyoruz ki eksiklikler eğer giderilmiş olsaydı biz kesinlikle ’evet’ derdik. Ama bu eksiklikler varsa neye ‘evet’ diyeceğiz ki…” ifadelerini kullandı.