Atatürk ve Bağımsızlık
Kırıkkale Üniversitesi’nde Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Rafet Metin tarafından ‘Atatürk ve Bağımsızlık’ konulu konferans verildi.
ÖNEMLİ BİLGİLER AKTARILDI
Nurettin Topçu Konferans Salonundaki etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Kocamış, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Atatürk’ün vatanına ve milletine aşık, sorumluluk bilinciyle hareket eden büyük bir devlet adamı olduğunu belirten Doç. Dr. Rafet Metin, “Özellikle Kurtuluş Savaşı ve sonrası onun devlet adamlığı vasıflarının bütün parlaklığıyla ortaya çıktığı bir dönemdir. Birbirine yol veren bu vasıflar içerisinde en önemlisi vatanına ve milletine duyduğu engin aşktır.”
MEMNUNİYETLERİNİ BELİRTTİLER
‘Türkiye halkı asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış, bağımsızlığı bir yaşama gereği saymış bir milletin kahraman evlatlarıdır. Bu millet bağımsızlıktan uzak yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır’ diyen Atatürk’ün bu fikrini en iyi ifade eden bir olayı paylaşayım. Atatürk’ü ziyarete gelen İngiliz kralı VIII. Edward’a akşam yemeği verilmişti. Aynen İngiliz sarayındaki gibi düzenlenen sofrayı gören kral bundan duyduğu memnuniyeti belirterek teşekkür etti.
HERŞEYİ ÖĞRETTİM
Hizmet eden Türk garsonlardan bir tanesi heyecanlanarak elindeki büyük bir tabakla birden bire yere yuvarlandı. Halılara dağılan yemekleri gören misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Bu sırada Atatürk krala ‘Bu millete her şeyi öğrettim fakat uşaklığı öğretemedim. Uşaklık nedir bilmez ve tanımaz bu millet’ dedi. Sofradakiler Atatürk’ün zekasına hayran kalırken Atatürk garsona ‘Görevine devam et evladım’ emri verdi.
NE BATILILAŞACAKTIR
Doç. Dr. Metin, milli birlik ve beraberliği bağımsızlığın vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul eden Atatürk’ün devlet yönetiminde taklitçiliğe karşı olduğunu belirterek, “Atatürk’ün bir konuşmasındaki ‘Artık durumu düzeltmiş olmak için mutlaka Avrupa’dan öğüt almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım düşünceler belirdi. Oysa hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Türkiye hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir’ sözleri bu fikirlerini ortaya koyar. Atatürk nereden gelirse gelsin kaynağı içerde veya dışarda olan ve dışarıdan yönetilen, yönlendirilen başka milletlerin milli doktrinlerine dayanan ve onlara hizmet eden her türlü fikir ve akımın karşısındaydı.”
BİLGİNLER ÇIKAR DEMİŞTİR
Türkiye’yi dinamik idealine varmaktan alıkoyan iki kuvvet olduğunu belirten Atatürk, ‘Birisi bizi sömürge haline getirmek isteyen, ilerlemememizi isteyen dış düşmanlardır. Bizim için bunlardan daha zararlı ve daha öldürücü bir sınıf daha vardır. O da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir. Aklı eren, memleketini seven, gerçeği gören kimselerden böyle bir düşman çıkmaz. İçimizden böyleleri çıkarsa onlar ya aklı ermeyen cahiller, ya memleketi sevmeyen kötüler, ya gerçeği görmeyen körlerdir. Cahil dediğimiz zaman mutlaka okula gitmemiş olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim ilim gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi hiç okuma bilmeyenlerden de gerçeği gören bilginler çıkar’ demiştir” şeklinde konuştu. Atatürk’ün bağımsızlığımıza zarar vermemesi şartıyla kalkınmamız için dış ekonomik ve mali yardım almamız gerekliliğinin bilincinde olduğunu belirten Doç. Dr. Metin, “Bu bilinci Erzurum ve Sivas Kongresi ile Misakı Milli kararlarında da görmekteyiz. Ama bu yardımların manda ve himaye, kapitülasyonlar şeklinde olmasına kesinlikle karşıdır. Çünkü geçmişte Osmanlı İmparatorluğunda olduğu gibi egemenlik haklarından olan ekonomik ve mali özgürlüğümüzü başkalarıyla paylaşmanın bir ülke için önemli bir tehdit ve tehlike olduğunu, o ülkeyi sonunda parçalanmaya götürdüğünü biliyordu” dedi.
SAYGI DUYMUŞTUR
Doç. Dr. Metin, Atatürk’ün devletin ve milletin değerlerinin korunması noktasında çok hassas olduğunu ifade ederek, “O devlet adamlarının söz ve davranışlarında dikkatli olmaları gerektiğini, devletin şeref ve haysiyetini kollamalarının lüzumunu inançla vurgulamıştır. Yalnız kendi ülkesinin değil karşısındaki ülkelerin bu değerlerini saygıyla korumuştur. Barış savaşçısı büyük komutan Başkomutanlık Zaferinin sabahı yaveri Muzeffer Kılıç’la harp meydanını gezerken gördüğü manzaradan son derece müteessir olmuştur. Yaverine, ‘Şu gördüğün manzara insanlığın yüzünü kızartacak bir şeydir. Fakat bunu biz yapmadık. Bizi mecbur ettiler’ demiş ve biraz sonra yerde gördüğü bir Yunan bayrağını işaret ederek, ‘Bunu derhal kaldırınız, bir milletin istiklal alameti yerde sürünemez’ emrini vermiştir. ‘Bağımsızlık uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır’ diyen Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 79. yılında bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.