“Tersine kolay düzüne zor” çalışan necip milletimin bireyinin dolandırıcılıkta geldiği son nokta;
Boz-yap!.. (yap-boz değil)
Boz-düzelt mantığı yani!..
Bozan mutlu,
Kazı kazan üstüne kurduğu dümeni yürüdüğü için…
Bozulup yapılan daha mutlu,
Umutsuzluğu umuda dönüştüğü için;
Bide duacı!..
Mevzu şu!..
Aracınızı AVM’nin oto parkına bırakıyorsunuz…
Ve
Sistem kendiliğinden çalışmaya başlıyor.
İki kurnaz, (üç de olabilir)
Siz arabayı bıraktıktan az sonra ve saniyeler içerisinde ön sağ tekerin akis koluna yakın yerde bulunan volant fişini çekiyor ve az ilerde araç sahibinin gelmesini bekliyor.
Olanlardan habersiz ıslık çala çala gelen kurbanın, aracına binip marşa bastıktan sonra az evvel keyiften düdük öttüren dudakları, ağır ağır gerilmeye, sonrasında besmele çekmeye, daha sonrasında ise “Lan az evvel saat gibi çalışan arabaya ne oldu” demeye başlıyor.
Araç sahibi çaresiz,
Ve
Salak salak etrafına bakınırken, az önceki iki kurnaz araçları ile geliyor,
Abi-abla her neyse çıkacak mısınız diye sorusunu sorup, diyalogu başlatıyor…
Doğal olarak,
Siz araba çalışsa çıkacağınızı söylediğiniz anda iyi olacak hastanın doktor ayağına gelir misali, “tamirci olduklarını, isterlerse yardımcı olabileceklerini söyleyip işe koyuluyorlar.
Beş dakikada, az evvel gıv gıv edip çalışmam Allah çalışmam diyen araç saat gibi çalışmaya başlayınca gözünüze ne para ne pul görünüyor…
Ve onlar mutlu,
Kurban duacı, ayrılıyorlar.
Müthiş bir boz yap işi!..
Ankamall oto parkında “lan ne oldu tıkır tıkır çalışan arabaya” modunda beklerken ben,
Temiz yüzlü üniversite öğrencisi bir delikanlı yanaştı yanıma.
Arabayı çalıştıramadığımı görünce dün de aynı şeyin kendi arabasının başına geldiğini söyleyerek yukarda anlatmaya çalıştığım diyalogu aktardı.
Ve kamera kayıtlarını incelemek üzere güvenlik müdürlüğüne gitti.
Bu arada,
Aklım az-biraz karıştı ama cin gibi oldum delikanlının uyarısından sonra.
İçin için de kızgın!..
İki dakika sonra harbiden apaçi kılıklı iki deyyus geldi pejo marka bir araba ile.
Amca çıkacak mısın dedi,
Dişime taş değdi!..
Arabanın bozuk olduğunu, tamirci çağırdığımı, şayet o yapamazsa buralarda olmalarını, kendilerine ihtiyacım olabileceğini söyledim, telefon ve isimlerini verip gittiler.
Derken,
O genç, güvenlikçilerle birlikte geldi.
Yaklaşık bir aydır bu vatandaşları aradıklarını, şikâyetçi olmadığı için yakalayamadıklarını söylerken,
Apaçilerden biri geri geldi ve beklemediği şekilde tepkime maruz kaldı.
İttir kaktır arasında kimliğine sahip oldum hırbonun ama o kadar adamın arasından kaçmayı başarması takdire şayan dı.
Şikayetçi oldum!..
Akşam altıda başlayan macera gece üçte son buldu, şimdilik!..
İnatta var bir murat derdi anam rahmetli…
Cevizin kırkı kırk para, ütüldüğüme yanarım diye de ilave ederdi.
Şükür,
Ütemediler üniversite öğrencisinin sayesinde ama nice canları acıttıklarını tahmin ettiğimden
Hak ettikleri cezayı aldırmadan peşlerini bırakmayacağım. ( bir aferim’e kırk gün davar güden dayının yeğeni olduğumu onlarda anlayacak sonunda!..)
Herkes kolay kazanım, rahat yaşamın peşinde.
Bu coğrafyada,
Hep öyleydi,
Yüz yıllardır,
Bin yıllardır öyle idi,
Bu gün de öyle…
Ve üstelik son elli senedir de yüzde doksan dokuzumuz Müslüman!..
Yani,
Son günlerde beyinler tersine çok daha hızlı çalışmaya başladı malesef.
Dolanmak ve dolandırmak tabii sonuç elbette bu durumda!..