Kırıkkale’de sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek ‘Kırıkkale Kadın Platformu’ adı altında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili ortak basın açıklaması yaptı. Platform adına Kırıkkale Kadın Platformu adına Eğitim Sen Kadın Sekreteri Necla Büyükyıldız, konuştu; “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz ve özgürlüğümüz için örgütleniyoruz! 8 Mart’ta alanlarda direnişi büyütüyoruz!”
STK’LAR BİR ARADA
CHP Kırıkkale İl Başkanlığı Kadın Kolları, Eğitim Sen Kırıkkale Şubesi Kadın Meclisi, Ses İl Temsilciliği Kadın Meclisi, BES İl Temsilciliği Kadın Meclisi, Petrol İş Kırıkkale Şubesi Kadın Komisyonu, Tüm Emekli Sen Kırıkkale Şubesi Kadın Komisyonu, Türkiye Emekliler Derneği Kırıkkale Şubesi Kadın Komisyonu, Alevi Kültür Derneği Kırıkkale Şubesi Kadın Komisyonu, Alevi Kültür Derneği Kırıkkale Şubesi Kadın Komisyonu, bir araya gelerek ‘Kırıkkale Kadın Platformu’nu oluşturdu. Kırıkkale Kadın Platformu adına Eğitim Sen Kadın Sekreteri Necla Büyükyıldız konuştu.
KAHKAHA ATMAMIZI İFFETSİZLİK ADDEDENLERE HAYKIRIYORUZ
Necla Büyükyıldız, “Biz kadınlar, yüzyıllardır kapitalizme ve kapitalizmin mümkün kıldığı erkek egemenliğe karşı mücadele ediyoruz. Mücadelemizin bugün geldiği yer, haklarımızı alana kadar alanlarda olma kararlılığımız, 158 yıl önce New Yorklu dokuma işçisi kadınların yaşamları pahasına başlattığı isyanın bir mirasıdır. Biz bu mirası evlerde, işyerlerimizde ve sokaklarda büyüterek sürdürüyoruz. 158 yılda pek çok şey değişti. Ama hala, neo-liberalizmin, ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların neden olduğu ne varsa en ağır biçimiyle biz kadınlar yaşıyoruz. Bir yanda güvencesizliğin, yoksulluğun ve işsizliğin; diğer yanda yok sayma, ırkçılık, savaşlar ve militarizmin meşru kıldığı şiddetin etkilerine doğrudan biz maruz kalıyoruz. Ama 8 Mart’larla bugüne taşınan ve geleceğe taşınacak mücadelemiz ve kararlılığımız tüm bunları alt edebilecek, bir alternatif yaratacak güçte olduğumuzu gösteriyor. Şimdiye kadar verdiğimiz mücadele, bugün meydanlara taşan isyanımız, şiddetin her türlü biçimini ortadan kaldırma, sosyal, siyasal ve ekonomik olarak bizi yok sayanlara karşı buradayız deme kararlılığımızın bir ifadesidir. Bu irade, biz kadınların ve hepimizin özgür olduğu bir yaşamı örmeye başladığımızı müjdeliyor. Bu irade sayesinde, tüm renklerimizle bugün burada meydanlardayız. Eşitsizliğiniz fıtratınızdan diyenlere. Sokaklarda yürümemizi ve kahkaha atmamızı iffetsizlik addedenlere. Uğradığımız taciz ve tecavüzü etek boyumuzla meşru kılmak isteyenlere. En az üç-beş çocuk doğurmamızı buyuranlara. Cinsel yönelimlerimize ve kimliğimize göre bize ölümü reva görenlere. Tecavüzde rıza arayanlara. Her gün akıllara zarar açıklamalar yaparak kadın katliamlarının, nefret cinayetlerinin, tacizin, tecavüzün ve kadına yönelik her türlü şiddetin sürmesini sağlayanlara karşı her gün büyüyen isyanımızla buradayız ve haykırıyoruz; Yasta değil isyandayız! Kadına yönelik şiddet son bulana kadar alanlardayız!”
KADINI YOK SAYDINIZ
“Her gün 5 kadının öldürülmesine, onlarcasının tacize tecavüze uğramasına tahammülümüz yok. Bunu bilen ama üç maymunu oynayan AKP’ye soruyoruz; Adeta bir kadın mezarlığına dönen bu ülkede 2015 yılının ilk iki ayında 52 kadın katledildi. 12 yıllık iktidarınızda kadın cinayetleri %1400 artış gösterdi. Peki, siz ne yaptınız? Kadını yok saydınız. Kadının adına dahi yer vermeyen bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı kadın için politika yapmakla yetkilendirdiniz. Her gün beş kadın, kadın olduğu için öldürülüyor ve yargı her seferinde erkekten yana karar veriyorsa, kadına yönelik şiddet, kadın katliamları, taciz ve tecavüzler münferit değil; sistematiktir. Biz kadınlar, kadın cinayetlerinin politik olduğunu ve kaynağını erkek egemen zihniyetten aldığını biliyoruz. Tüm bunlar kadın istihdamına ilişkin politika ve pratiklerle doğrudan ilişkilidir. Kadın emeğinin yok sayılmadığı, eşitlikçi bir sistemin temellerini atmaya yönelik politikaların yapılması elzem ve acil bir gerekliliktir. Bu nedenle bizi aileye köle, sermayeye kul eden program ve yasa taslaklarına itirazımız var.”
AİLEYE KÖLE, SERMAYEYE KUL OLMAYACAĞIZ!
“Akp’nin Aile Ve Dinamik Nüfusun Korunması Programına İtiraz Ediyoruz.
AKP, biz kadınları toplumsal yaşamdan dışlayarak eve, aile içine hapsetmek istiyor. Başbakanın kadınlara “müjde” olarak sunduğu aile ve dinamik nüfusun korunması programı bir yandan kadınları kamusal alanda ve ücretli emek gücünde annelik görevinin belirlediği çizgilerle var etmeye çalışıyor, diğer yandan sermayenin ana yönelimi olan esnek, güvencesiz çalışmayı kadınlardan başlatarak temel çalışma biçimine dönüştürüyor. Son iki üç yıldır AKP’nin her altı ayda bir anneliği ve kadın istihdamını teşvik etme başlığı altında sunduğu paketlerin/programların tek bir sonucu var: kadınların esas görevinin aile içinde konumlanmak olduğuna ilişkin ideolojik hegemonyayı güçlendirerek, kadınları ücretli emek gücü içinde eğreti bir bileşen haline getirmek ve kadın emeğinin değerini daha da ucuzlatmak.”
HÜKÜMETE HATIRLATIYORUZ
“2014 Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre 142 ülke arasında Türkiye 125. sırada. Sizin paketleriniz ise kadın emeği sömürüsüne dayanıyor; kadını düzenli, güvenceli işler yerine, anneliğe ve ev kadınlığına hapsediyor ve kısmi zamanlı düşük ücretli sermaye çalışanı yapıyor. Biz kadınlar olarak, kadınların ev içi emeklerini gözetmeden, istihdamın niteliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği göz ardı edilerek oluşturulan kadın istihdamının cinsiyetçiliği derinleştireceğini ve kapitalist sömürüye hizmet edeceğini biliyoruz. Bu yüzden emeğimize sahip çıkarak emeğimizin özgürleşmesi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Elbette kadını gören, kadın için bir politikanın işler olabilmesinin olanağı; buna izin veren bir zeminin sağlanmasıyla mümkün. Bu yüzden biz, savaşlara karşı barışı, demokrasiyi ve eşitliği örgütlüyoruz. Milliyetçilik, ırkçılık ve militarizm kadın düşmanlığını ve şiddeti besler. Savaşlar kadın yoksulluğunu artırır. Ortadoğu’da sürmekte olan bir savaş var. Emperyal güçlerin yeniden dizayn etmeye çalıştığı bu coğrafyada mezhepçi, ırkçı politikalar geliştirilerek halklar birbirine kırdırılıyor. Bizler, IŞİD vahşetiyle katledilen, tecavüze uğrayan, köle pazarlarında satılan ve yerinden edilen Kürt, Ezidi, Türkmen, Arap ve son olarak Süryani kadınların uğradığı zulme karşı, eril şiddetin her türlüsüne ve savaşa karşı barışın safında yer alacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz.”
YAŞASIN KADIN MÜCADELESİ!
“Bizler 8 Mart’ta erkek egemen sistemin emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki tahakkümüne karşı alanlarda isyanımızı büyütüyor; Cinsiyet ayrımcılığı da dahil olmak üzere her türlü ayrımcılığa son verecek eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa hazırlanması için, Tüm kadınlara 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi için, Kadın katliamlarının son bulması için, Aile ve sosyal politikalar bakanlığının yerine kadın bakanlığının kurulması için, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere, kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair imzalanan uluslararası sözleşmelerin gereğinin yerine getirilmesi için, Sendikalaşma ve örgütlenme önündeki yasal ve fiili engellerin kaldırılması için, İş yerinde baskı, şiddet ve mobbingin son bulması ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için, Kadın istihdamında tek seçenekmiş gibi yeniden ısıtılarak önümüze sürülen esnek, güvencesiz, kayıt dışı çalışma yerine güvenceli iş güvenli gelecek için, 7/24 açık, kamusal, erişilebilir ve ücretsiz kreşler açılması için, Sokaklarda katledilmemize neden olacak iç güvenlik paketinin geri çekilmesi için, Savaşa karşı barışı örgütlemek için; Örgütlü kadınla özgür bir toplum yaratmak için sokaklardayız, alanlardayız.
Yaşasın Kadın Dayanışması! Yaşasın Kadın Mücadelesi! Yaşasın 8 Mart!”