Darbeler, Sendikalar ve 15 Temmuz
Memur-Sen Genel Başkan Ali Yalçın, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, “Hala anlam yükleyen, hala hürmet besleyen, hala içinde muhabbetini taşıyan, söküp atamayan insanların olduğu bir zemindeyiz. Gözlerinin açılması için daha ne lazım bilemiyoruz.” dedi.
KURAN-I KERİM OKUNDUMemur-Sen Kırıkkale Şube Başkanlığı tarafından, İl Müftülüğü Konferans Salonunda “Darbeler, Sendikalar ve 15 Temmuz” konulu konferans düzenlendi. Konferansta, Kuran-ı Kerim okundu, 15 Temmuz darbe girişiminin anlatıldığı kısa film sunuldu. Yalçın burada yaptığı konuşmada, Memur-Sen’in varlığı ve yola çıkışının, ‘Türkiye’deki mevcut sendikal zemin içinde bir de bizim sendikamız olsun’ yaklaşımıyla olmadığını söyledi.
İNSANLAR DEVLET İÇİN DEĞİL, DEVLETLER İNSAN İÇİN
Merkeze insanı, erdemi alan bir yaklaşımla, ‘insanlar devlet için değil, devletler insan için.’ diyerek yola çıktıklarını anlatan Yalçın, “Sendikal zemini ahlaklı bir duruş, ahlaklıca bir hak arayışı olarak gördük. Onun için kavga zemininde yürütülen, ya oradansın ya buradansın diye tartışılan zeminde, ne oradan, ne buradan yaklaşımıyla, kavga zemininde bir rekabet değil, rekabet zemininde hizmet yaklaşımıyla yola çıktık.” ifadesini kullandı. Yalçın, sendikaların Türkiye’de darbelerin yandaşı, oyundaşı, ırgatı olmak gibi berbat bir talihsizlik kaderine dönüştüğünü ve bu zeminden dolayı itibar kaybettiklerini savundu.
FETÖ VE 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve 15 Temmuz darbe girişimine değinen Yalçın, şunları kaydetti: “Pirincin içindeki beyaz taşlar en tehlikeli olanıdır. 15 Temmuz bu ülkede, bu topraklarda şimdiye kadar yaşanmış en kanlı yönetimi ele geçirme biçimlerinden birisidir. Dolayısıyla milletin cesaretiyle, siyasilerin basiretiyle bastırılmış ve ülke işgalden dönmüştür. Memur-Sen olarak ‘millet iradesinin, demokratik zeminin sonuna kadar yanında, darbenin sonuna kadar karşısındayız ve buna sonuna kadar direneceğiz.’ dedik. Hala anlam yükleyen, hala hürmet besleyen, hala içinde eski muhabbetini taşıyan, söküp atamayan insanların olduğu bir zemindeyiz. Gözlerinin açılması için daha ne lazım onu bilemiyoruz. Demek ki bu iş bitmeyecek. Onun için dirayetli, cesaretli olmak, çocuklarımıza, öğrencilerimize, eşimize, dostumuza, etrafımıza ‘bu iş hikaye değil kardeşim, bir kaybedersen, ayağın bir kayarsa bir daha toparlama şansın yok.’ demek durumundayız. Bu iş öyle çelik çomak işi falan değil.”