Lokantacı ağlıyor!..
Kuruyemişçi de öyle!..
Konfeksiyoncu;
“giden yıldan kalanları satmama bağlı yeni yılda yeni malın gelmesi” diyor!..
Sarraf;
Zaten bir şey satamıyor eskisi gibi!..de,
Satsa da-alsa da gözü sürekli değişen altın fiyatlarında… ne aldığından keyfi var, ne sattığından.
Her taraf pastacı,
Börekçi,
Çiğköfteci,
Tatlıcı-mantıcı oldu.
Vergiden geçtik,
Evini geçindirebiliyorlarsa ne mutlu onlara!..
Berber-kuaför-güzellik salonları, internet-minternet kafeleri, lüzum hasıl olmadıkça ziyaret dışında tutulan yerler oldu artık!..
Birkaç yıl önce, yüz milyarlarca lira istenilen müteahhit evleri, her türlü reklama rağmen alıcı bulamıyor, bulsa öldüm parası teklif ediliyor!..
Dolayısıyla emlakçılar da perişan müteahhitler de..
Bakkal-çakkal;
Ekmek satmasa dükkan açmaya bile gitmeyecek nerdeyse!..
Yirmi beş yıl yaptım bilirim;
Rüzgar üfürse piyasaya,
Ayakkabıcıya fırtına olarak temas eder,
Ki,
Şu an fırtınayı geçtim resmen kasırga değiyor onlara da kasırga.
Demem o ki,
İş yok piyasalarda ülkenin içinde bulunduğu durumdan ötürü!..
Esnaf;
Satsam alamıyorum, alsam satamıyorum diyor!..
İşçi,
Alın terimin ederi değil kazandığım!..
Memur;
Yükselen alım gücü ile birlikte geçen senelerden daha kötü durumdayım,
Taşeron işçisi;
Hani kölelik kalkmıştı diyor!..
Köylü;
Tıpkı ben gibi “Kadıköylü” oldu, süper marketten yumurta satın alıyor!..
Terör;
Kanıksadık artık!..
Günde beş on şehidin gelmesine alıştık-alıştırıldık, rakam, tek haneli olursa duymamazlıktan geliyormuşuz gibi yapıyoruz!..
İktidarın dümen suyuna yelken açmışlar bile tuhaflaştı, öksürmeye korkuyorlar nerdeyse bir yerlerden bir şekilde dün fetoyu övdüğümüz kasetler piyasaya serilecek diye.
Ama önemli değil!..
Hepsi geldi, aha geçmek üzere!..
Şükür!..
Başkanlık sistemi geldiğinde hiç kimsenin hiçbir derdi kalmayacak, İsviçre’ye tepeden bakar olacağız!..