Sıramı beklerken,
58-60 yaşlarında,
Temiz yüzlü,
İyi giyimli,
Babacan,
Kibar,
Son derece saygılı bir zat girdi berber dükkanından içeri.
“ Öğle namazına kadar vaktim var sakal tıraşı olmak istiyorum, acaba yetiştirebilirmisiniz” dedi berber ibo’ya..
Sıra bende olması asabi ile gözüme baktı,
Onay vermem üzere “tabi ki buyurun” dedi ibo.
Adam bakımlı!..
Nazik,
Belli ki okur-yazar, makam sahibi…
Birinci perdah bitti sakalda..
İkinci için sabunlanırken,
Ezan okunmaya başladı…
Hocanın sesini duyar duymaz imbal yemiş harman öküzü gibi fırladı yerinden kibar amcam;
“yetişmedi, daha sonra devam ederiz” dedi ve havlu ile yüzünü silip koşar adım gitti Azapoğlu cami’ne doğru.
Bedava burnumuzdan kıl dahi almayan ibo,
Beyefendinin arkasından bakarken seslendi “Hay hay, ben sizi bekliyorum efendim” dedi.
Alışık değiliz böylesi kibarlık ve beklemelere tabi, sordum doğal olarak:
Kim la bu?
Neci-nereli?
Ne iş yapar da hem sıramı verdin hem de namaz bitene kadar bekleyeceksin muhteremi? Dedim…
Bürokrat olur kendisi abi, Karadeniz’li!..
Silah fabrikasının genel müdürü, yeni yeni müşterim oldu, iyi, dini bütün Müslüman bir adam dedi.
Mustafa Tanrıverdi!..
Karadeniz’li!..
Dini bütün Müslüman,
Ve
İyi eğitim almış!..
Demek ki neymiş!
Vatana hainliğin dini, dili, cinsi cibilliyeti, milleti, milliyeti, memleketi, makamı, tahsili, bölgesi-mölgesi olmuyormuş.
Liyakati hizmetten değil de,
Siyasetten,
Din ekseninden,
Hele hele hemşericilik ve bölgecilikten alırsanız hiç olmuyormuş.
Bir çok bürokrat hak etmediği halde, hak edemeyeceği koltukta oturuyor şu anda. Arkalarını iktidara dayamış, “bana bir şey olmaz” pervasızlığındalar…
Hep söylerim:
“Burası Anadolu… burada culuğun cücüğünü güzün sayarlar”
Bu gün Mustafa Tanrıverdi paranın zaafına yenik düşerek suçüstü yapıldı.
Yarın, bu pervasızlar adaletin pençesinden nasıl kurtulacak, ne şekilde yakalanacak, hangi şeytanın hangi icraatına uydum diyecek;
İzleyip göreceğiz.