Kırıkkale Üniversitesi (KÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Çocuk Koruma Birimi Başkanı Prof. Dr. Selda Bülbül, “Çocuk kendi istismara uğradıysa ileride erişkin olduğu zaman istismarcı olabiliyor.” dedi.
Bülbül, yaptığı açıklamada, şiddet, terör, savaş ve istismar olaylarının çocuklarda uzun yıllar sonra ortaya çıkabilecek olumsuz temellerin atılmasına neden olduğunu bildirdi. Çocukların yaşadığı olayların onun kişilik ve beden gelişiminde, sağlığında çok büyük etkisinin olduğunu vurgulayan Bülbül, çocukların savaşlarda karşılaştığı etkileşim ve bunun dışında bir de bireysel olarak çocuklara yapılan istismarların şu anda şiddet barındıran iki olgu olduğunu dile getirdi. Bülbül, Şiddetin artık toplumun içine girdiğini ve insanların sevgisinin bile şiddetle olduğunu ileri sürdü.
ŞİDDET DUYGUSU GÖRÜNEBİLİYOR
Bülbül, “Yani bir çocuğu mıncıklarken, öperken, severken bile birazcık o şiddet duygusunu görebiliyoruz. Şiddet dediğimiz şey, bireyin kendisine olabileceği gibi karşı tarafa olabilir. Bir de organize şiddet olabilir. Savaşlar organize bir şiddet ve savaşlardan ne yazık ki en çok etkilenen grup çocuklar. Savaşlar büyükler arasında ama etkilenen çocuklar. Çocuğu ilgilendiren bir şey yok aslında. Nasıl etkileniyor? Bir kere üstüne bomba düşerse ölüyor. Mayına basarsa ya ölüyor ya da sakat kalıyor veya annesi, babası öldürülüyor, yetim kalıyor. Göç etmek zorunda kalıyor. Kendi yurdunda, akrabasından, arkadaşlarından, okulundan ayrı kalıyor. Bunun dışında olan kıtlıklar, savaş sırasında oluşan maddi zararlar, bunlar çocuğu dolaylı olarak etkiliyor.”
KORUNMUŞ OLABİLİR
Bülbül, istismarın kabul edilebilecek bir şey olmadığını, bunun çocuğu belki bugün etkilemeyeceğini ancak, 5-15 veya 25 yıl sonra bile bu etkileşimin çocukta ortaya çıkabileceğini aktardı. “Mesela çocuk kendi istismara uğradıysa ileride erişkin olduğu zaman istismarcı olabiliyor.” diyen Bülbül, şunları kaydetti: “Genellikle çocuğu istismar eden kişilerin geçmişine baktıklarında bunu görmüşler. Yani annesinden, babasından dayak yiyen çocuk, kendi çocuğunu dövüyor. Cinsel istismara akrabalarından biri tarafından veya okulunda yurtta, komşusu tarafından maruz kaldı ise kendi de yapıyor. Ya kendi ya komşusunun çocuğuna ya da öğretmense okuldaki öğrencisine. Bunlar çalışmalarla gösterilmiş. Onun için bizim baştan bu çocukları sağlıklı yetiştirmemiz lazım. En güzeli o. Şimdi son zamanlarda duyduk, okuduk. Çok da üzüldük, istismar olaylarına. Ne yazık ki istismar asla kabul edilebilecek bir şey değil. Artık herhalde devletin bu konuda yaptırımlarının daha güçlü olduğu önlemleri alması gerekiyor. Aslında 5395 Çocuk Koruma Kanunu çok güzel bir kanun. İçinde çocuğu korumaya yönelik her şey var. Ama dediğim gibi eğer bunlar uygulanırsa, etkin bir şekilde devreye sokulursa çocuklarımız korunmuş olur diye düşünüyorum.”