Kırıkkale Kültür merkezinde Tarihte bilinen ilk büyük Türk mutasavvıfı unvanını taşımış olan, Ahmet bin İbrahim Bin İlyas Yesevi, ÜNESCO 2016 yılı olarak ve 850’nci yılı anma etkinliği düzenlendi.
İNSANLIK YENİDEN İNŞA EDİLDİ
Programa Vali Yardımcısı Dr. Ayhan Kayhan, Kırıkkale Belediye Başkan Yardımcısı Vedat Genç, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Zülfikar Güngör, İl Milliği Eğitim Müdür İsmail Çetin, Şube müdürleri, Okul müdürleri, öğretmenler, Sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve Polis okulu öğrencileri katıldı. Anma programında konuşma yapan Vali Yardımcısı Dr. Ayhan Kayhan ‘’Bu tip toplantılarla kendi değerlerimiz daha iyi anlaşılacak. bugün geldiğimiz noktayı anlamak son derece önemlidir. Ahmet Yesevi ve izlemiş olduğu yolun çok iyi anlaşılması gerekir. Ahmed Yesevi irfan mektebinin bir halkasıdır. Osmanlı irfan mektebinin oluştuğu ruha sahiptir. İrfan mektebinin halkalarıyla insanlık yeniden inşa edildi. İrfan mektebinde öğretilenler zamanın mektebinde öğretilmiyor” dedi.
İZ BIRAKAN BİR ŞAHSİYETTİR
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Zülfikar Güngör Tarihte bilinen ilk büyük Türk mutasavvıfı unvanını taşımış olan, Ahmet bin İbrahim bin İlyas Yesevi 850 yılı anma programında yaptığı açıklamada “İnanç ve edebiyat dünyamızın en önemli şahsiyetlerinden biridir Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri. Adına Türk-Kazak dostluğunun simgesi olarak üniversite kurulan, yazdığı hikmetleri ile dilimize ve tarihimize eşsiz katkıları olan, tasavvuf dünyasında Yesevilik tarikatıyla iz bırakan bir şahsiyettir desek ne kadar değerli bir insan olduğunu azıcık anlatmış oluruz. Hoca Ahmet Yesevi, Güney Kazakistan’da Çimkent şehrine 7 km, bugün Türkistan adıyla tanınan Yesi şehrine 157 km. uzaklıktaki Sayram kasabasında doğmuştur”
İLK TÜRK MUTASAVVIFIDIR
“Doğum yılı kesin olarak bilinmemektedir. 73 yıl yaşadığı ve 1166 yılında vefat ettiği şeklindeki yaygın görüş ışığında, 1093 yılında doğduğu ortaya çıkar. Anadolu’ya hiç gelmemiş olmasına rağmen Anadolu’da da tanınan ve sevilen Ahmet Yesevi, yaygın olan kanaate göre, Mevlânâ, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Anadolu ekollerini ve Aleviliği etkilemiştir. Ünesco 2016 yılı olarakta kabül edilen Yesevi, (1093 Sayram – ö. 1166 Türkistan (Yesi), Kazakistan), Türk mutasavvıf ve şair. İlk Türk Mutasavvıfıdır. Yeseviliğin esaslarını belirlemiş bu esaslar Alevi inancının belirli bir sistematiğe girmesinde temel oluşturmuştur. Alevi inancının yol önderlerindendir. Nakşibendi ve Bektaşi tarikatını da çeşitli şekillerde etkilemiştir” dedi.
HAYATI
Tam adı Ahmet bin İbrahim bin İlyas Yesevi’dir. Karahanlıların hüküm sürdüğü çağlarda Orta Asya’nın iktisadi, sosyal, siyasi ve medeni hayatında önemli bir yer tutan, Yesi şehri yakınlarında Sayram kentinde doğmuştur. Babası Hace İbrahim Şeyh ve manevi babası Arslan Baba’nın vefatlerini müteakıb Buhara ve Semerkant’ta Melametî-Kalenderî şeyhi olduğu iddia edilen Yusuf Hemedani’nin yanında eğitimini tamamladı.Zaten Yesevi’nin Fakrname eserinde adları geçen Şakik-i Belhi, Ahmed-i Cami-i Namıki ve Kutb’ud-din Haydar gibi önemli şahsiyetlerin Melametî-Kalenderî çevrelere mensup oldukları da kaynakların verdiği bilgilerdir. Hatta bu müridlerden Kutb’ûd-dîn Haydar, 12. yüzyıldan itibaren Kalenderîliğin en yaygın ve faal kolunu oluşturan Haydarîliğin kurucusudur. Anadolu’ya hiç gelmemiş olmasına rağmen Anadolu’da da tanınan ve sevilen Ahmet Yesevi, yaygın olan kanaate göre, Mevlânâ, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Anadolu ekollerini ve Aleviliği etkilemiştir.
Ahmet Yesevi, Divan-ı Hikmet adıyla yüzyıllar sonra derlenecek olan Hikmetleri aracılığıyla Türklere İslam’ı kolaylaştırarak benimsetmiştir. Bunun için İslam inancını, Türk gelenek, inanç ve yaşam tarzı ile uygun biçimde sentezleme yolunu seçmiştir.[kaynak belirtilmeli] Üstelik bu yolu seçen kimi din alimleri sapkınlıkla ve dinden çıkmakla suçlanmasına rağmen Yesevi başarıyla yolunu (tarikatını) kurmuş ve geliştirebilmiştir. Eski Türk inanışlarından, adetlerinden bir kısmını İslam dininin içine dahil ederek, dinlerini yeni değiştirmiş olan Türk topluluklarına dinin özünü yani felsefi yönünü tanıtmıştır. Türkistan Türklerinin İslam’ı kitleler halinde kabul etmeye başladığı 10. yüzyıl, Türk dünyası için tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Bu yüzyıldan itibaren Türkler, kendilerine özgü bir İslamiyet anlayışını benimsemişler, günümüz de dahil olmak üzere, Türklerin sosyal yaşayışları da, kurdukları devletler de, ne eski Türklerinkine, ne de Araplarınkilere benzemiştir. Yesevi, Arapça ve Farsça’yı çok iyi bilmesine rağmen eserlerini ısrarla Türkçe’de vermiştir. Manevi silsilede Ebubekr, Ömer, Osman, Ali’den sonra gelen beşinci halife olduğuna ilişkin görüşler ve nakiller mevcuttur’’ açıklamalar bulundu. Program bitiminde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Zülfikar Güngör’e Vali Yardımcısı Dr. Ayhan Kayhan çiçek taktım etti.
Haber: ARİF ÇAKIROĞLU