Menderes hükümetlerine yetişemedim!..
Ama,
Demirel hükümetlerinde vardılar, biliyorum.
12 eylül ihtilalinde de…,
Akbulut,
Yılmaz,
Çiller.
Erbakan hükümetlerinin vazgeçilmezi iken,
Özal hükümetinde tavan yapmışlardı.
Erdoğan hükümetlerinin tamamında alışık olmadıkları biçim ve şekilde şaşkındılar. Daha öncekilere benzemeyen gelişmeler yaşanıyor, kiminle hangi kapının aralanacağını hesap edemiyorlardı.
Elinden kadehi düşürmeyenler namaza başladı,
Mübalağa bir tarafa, besmele çekmeyi bilmeyenler ise tarikat müridi oldu.
Yetmedi!..
Doğru tarikat,
Doğru dergah derken, ipin ucunu kaçıranlar kirman gibi döndü durdular ortalık yerde ve hedefin uzağında.
Ölmeden bir gün önce İslamı kabul eden Salamon gibi, Hz.İsa ile Hz Musa’dan elin yüzün yumuş, Hz. Muhammet’de onları tanımamış Arasat’ta kalmış gibiydi bir çoğu.
Nihayet,
Bulan buldu formülü!..
Formül evrensel!..
Liyakat;
Hizmet, tahsil, bilgi, yetenek, dışına çıkarsa,
Formül de “beceri” olurdu,
Ve
Oldu!..
Talep olunan yer tek,
Talep eden gani,
Becerikli zibil!
Beceren, tıpkı dokuz milyon embriyo’nun çeperi delmek için giriştiği yarış gibi koşturup hedefe ulaştı, ulaşıyor.
Kim mi bunlar?
Bir kısım müdürler!..
İl müdürlüğü,
Şube müdürlüğü,
Okul müdürlüğü vs..
Fark etmiyor önünde ki şura-bura belirtisi…
Bir kısım “beceren müdürler” işte!..
Kendisini ulaşılmaz, dokunulmaz, hesap sorulmaz, keramet sahibi sananlar yani!..
Hükümetleri tren, kendilerini istasyon görenler hani!..
Gelene ağam, gidene paşam diyenler!..
Dün vardılar,
Üç -beş yıllık şaşkınlıktan sonra Bu gün de var olmaya devam ediyorlar.
Bir farkla!..
Dün onların bildiğini bizler bilmiyorduk..
Bu gün ise,
Bizim bildiğimizi!!!