İçerisinde bulunduğumuz Coğrafya da huzurlu, barış içerisinde olan bir komşu ülke yok maalesef. Etrafımız yangın yeri. Kaos, kargaşa, her gün patlama, ölümler, cinayetler, şiddet, kan, gözyaşı, açlık, susuzluk, daha iyi bir gelecek için ölümü göze alarak denizlere açılmak ve sonu ölüm hep ölüm.
Ülkemiz keza aynı. Doğu ve Güneydoğu bölgemizde hain Pkk terör örgütünün Devletimize kafa tutması, Kürdistan hayali ile bölgemizi yakıp yıkması.
Hal böyleyken Ülkemizi Yöneten, yönetmeye aday olan siyasilerin son günlerdeki siyaset dili çok acımasız.
Her gün medyada, toplumun gözü önünde olan siyasilerin hem de tüm milletin önünde birbirlerine acımasız söylemleri, ağır hakaretleri.
Siyasilerin birbirlerine karşı acımasız söylemleri, hitapları toplumu derinden yaralıyor.
Toplumumuzun en çok sağduyulu olmaya ihtiyacı olduğu bu zamanda Ülkeyi yönetenlerin, yönetmeye aday olan siyasilerin söylemlerine çok dikkat etmeleri gerekir.
Zira ülkemizin içerisinden geçtiği şu puslu bir o kadar da kasvetli ortamda siyasilerin bu uslubu, toplumda had safhaya gelmiş olan gerginliğin üzerine tankerle benzin dökmektir.
Liderler önderdir, yol göstericidir ve rol modeldir. Ülkede siyaset yapanlar, siyaset yapmayı düşünen gençlere modeldirler. Liderler, siyasiler bu dili kullanmaya devam ederlerse o toplumda nasıl barış olur. Şimdinin gençlerinin geleceğimizin siyasi figürleri olacakları düşünüldüğünde uzlaşı, empati, hoşgörü, tahammül kültürü kalır mı.
Gençlik kindar olmaz mı?
İnanın insan, yakın siyasi tarihimizin baş aktörleri Rahmetli Demirel’in, Ecevit’in, Erbakan’ın birbirlerine karşı siyasi arenadaki söylemleri, hayranlık uyandıran, her biri bir ders niteliğindeki o incelik taşıyan, esprili, incitmeyen siyasi konuşmalarını mumla arıyor.
Toplumu germenin, kutuplaşmaya sebebiyet vermenin kimseye faydası yok. Aksine itidal tavsiye etmeye ihtiyacı var.
Bu tür konuşmalar o siyasi parti sempatizanlarırın futbol takımı tutar gibi fanatikleşmesine, siyasi probagandaların yapıldığı meydanlara gelen insanların düşünce ve davranışlarına olumsuz yansımasına ve her buldukları fırsatta meydanlarda hatta hemen her yerde “kefen giyip, ölmeye ölmeye ölmeye geldik buraya, vur de vuralım, öl de ölelim”
türü pisişik slogan ve söylemlere yol açıyor ve bu durum toplumda derin ayrışmalara yol açtığı gibi, barış ve huzur ortamını dinamitliyor ve insanlarda şiddet eğilimine neden olabiliyor.
Oysa Ne güzel nasihat etmiş Şeyh EDEBALİ, Osman GAZİ’ye;
Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Âcizlik bize, hoş görmek sana. Çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adâlet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana…
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN.