Baro Başkanı Av. Erol Çakır, son günlerde üniversite akademisyenlerinin yaptığı açıklamalar ve attıkları imzalar ile ilgili basın açıklaması yaptı.
ORTAK YAŞAMA KASTEDEN BİR AÇIKLAMA
Konu hakkında yazılı bir basın açıklaması yapan Baro Başkanı Av. Erol Çakır, “1128, sözde aydın ve akademisyenden Diyarbakır’ın çınar ilçesi karakoluna yapılan saldırı ile son dönemde ki yüzlerce şehidimiz ve terör saldırılarına ilişkin de bir açıklama bekliyoruz. Türkiye’de 152 bin akademisyen bulunmasına karşın kendisini Akademisyen ve Aydın olarak adlandıran 89 üniversiteden 1128 akademisyenler 13.01.2016 tarihide yayınladıkları bildiri ile başta insanlık onuruna daha sonra da Türkiye’de insanların ortak yaşama duygusuna kasteden bir açıklama yapmışlardır”
KURALLARA AĞIR İHLAL
“Akademisyen unvanına sahip olmalarına rağmen bir tane dahi akademik cümlenin yer almadığı açıklamada: “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini ,bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir”
SÖZDE AYDINLAR
“Sayın Barolar Birliği Başkanımız Prof.Dr Metin Fevzioğlu beyan ettiği gibi: “Şunu hep birlikte söylemek zorundayız; devlet yıkılırsa herkes, hepimiz altında kalırız. Devlet yıkılırsa ne adaletten ne gelecekten ne refahtan ne insan haklarından ne de aydınlık bir gelecekten söz edebiliriz. O halde devleti yıkmak isteyen herkese, her güce karşı yek vücut olmak zorundayız. Bu noktada kanlı terör örgütü PKK’ya bir cümlecik dahi aleyhte konuşmadan sürekli ama sürekli Türkiye Cumhuriyeti’ne söz söyleyenleri, mütakere döneminin işgal altındaki İstanbul’un sözde aydınlarının kalıntıları olarak niteliyorum.” beyanı açıkca sözde akademisyenlerin niyet ve amaçlarına yönelik davranışlarının ne olduğunu açıkca ortaya koymuştur”
NEFRETLE KINIYORUZ
“Tarihi gerçeklikle bağdaşmayan ve asırlarca dünyaya şefkat, merhamet ve insaniyeti öğretmiş olan Türk Milletinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni “katil” olmakla, “kıyım” yapmakla suçlayan bu açıklamanın sahipleri; terör örgütünün sıradan bir sempatizanı ve söz konusu metin de onların kaleminden çıkmış bir terör manifestosu niteliğindedir. Her kelimesi ihanet içeren ve sözde Uluslararası hukuka atıf yapılan açıklamada; operasyonların, uluslararası hukukun terörist kabul ettiği bir örgüte karşı gerçekleştirildiğine dair en ufak bir kayıt söz konusu değildir. Bilimselliğin temel unsuru olan neden-sonuç ilişkisini göz ardı eden, halkı iç çatışmaya sürükleyen, devletin hukuki mücadelesini yıpratmak isteyen, terör örgütüne “nefes” aldırmayı amaçlayan bu bildiriyi yayınlayan sözde akademisyenleri nefretle kınıyoruz.