Saadet Partisi Kırıkkale İl Başkanı Faruk Vurgun, düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Son günlerde artan terör olayları ile Cizre ve Silopi’de sokağa çıkma yasağına dikkat çeken açıklamalarda bulanan Vurgun, Cizre ve Silopi’deki hendeklerin sadece mahalleleri değil, gönülleri de birbirinden kopardığına vurgu yaparak, Saadet Partisi’nin hazırladığı terör reçetesini kamuoyuyla paylaştı…
BU DURUM ADETA ‘MELHAME-İ KÜBRA’NIN HABERCİSİ GİBİDİR
Saadet Partisi Kırıkkale İl Başkanı Faruk Vurgun, öncelikle Şehit olan hemşehrimiz Mustafa Nohut kardeşimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Ülke olarak gergin ve hassas günler yaşadıklarını belirterek, konuşmasına başlayan Vurgun, “Bir yandan hiç lüzumu yokken Suriye ile yaşadığımız gerginlik, diğer yandan Rusya ile yaşadığımız derin kriz, öbür yandan etrafımızı saran ateş çemberi. Namluları İslam dünyasına çevrilmiş onlarca savaş gemisi. Akdeniz askeri gemilerin kaynaştığı bir savaş gölüne dönüşmüştür. Bu durum adeta ‘Melhame-i Kübra’nın habercisi gibidir. İslam dünyası yeni bir haçlı seferiyle karşı karşıya. Böyle hassas dönemlerde bir ülke için en önemli şey elbette birlik ve beraberliktir” dedi.
KARDEŞLİK SINAVI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
İstiklal şairi Akif’in “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” sözleriyle konuşmasına devam eden Vurgun, “Tarihimiz bu gerçeğin sayısız örnekleriyle doludur. Biz, millet olarak, geçmişte çok daha sıkıntılı günler yaşadık. Ülkemizin adım adım işgal edilmeye çalışıldığı zamanlardan geçtik. Ama yüreklerimiz aynı hedef, aynı vatan, aynı inanç için attığından dolayı o zorlu günleri zaferlerle taçlandırdık. Maalesef bugün imtihanın en zorlusunu veriyoruz. Kardeşlik imtihanından geçiyoruz. Şırnak’tan, Cizre’den, Silopi’den ürkütücü haberler geliyor. Şehirler boşaltılıyor. Sokağa çıkma yasakları birbirini izliyor. Okullar kapanıyor, öğrenciler, öğretmenler süresiz izne gönderiliyor. En büyük gücümüz olan kardeşlik duygularının yerini, en büyük tehlike olan korku ve öfke alıyor” diyerek Cizre ve Silopi’de yaşananlara dikkat çekti.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI ÇÖZÜM DEĞİL
Cizre ve Silopi’deki hendeklerin sadece mahalleleri değil, gönülleri de birbirinden kopardığına vurgu yapan Vurgun, Şunu net olarak söylemek isterim ki, sadece güvenlikçi politikalar sorunu çözmekten çok uzaktır. Nitekim hendeklerin kapatılması amacıyla daha önce ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının problemi çözemediği, hatta tam tersine sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemlerde hendeklerin daha da arttığı net bir şekilde görülmüştür” ifadeleriyle sokağa çıkma yasağının uygulanmasının çözüm olmadığını belirtti.
SİYASET GÖNÜLLERİ KAZANMALIDIR
Uygulanan yöntemin sorunu çözmek yerine daha da derinleştirdiğinin altını çizen Vurgun, “Uygulanan yöntem sorunu çözmemekte, daha da derinleştirmektedir. Teröre karşı silahlı mücadele elbette olacaktır, ancak meselenin çözümü için siyasal-sosyal-kültürel ve ekonomik adımların da atılması, kardeşlik bağının güçlenmesi gerekmektedir. Çünkü siyasetin görevi hendekleri kapatmak kadar, gönülleri kazanmak olmalıdır” diye konuştu.
SAADET’İN TERÖRÜ ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanan terör olaylarının son bulması için Saadet Partisi olarak hazırladıkları ‘terör reçetesi’ni de kamuoyuyla paylaşan Vurgun, ‘kerim’ devlet anlayışına vurgu yaptı. İşte 6 maddelik ‘Saadet Reçetesi;’ Sıkıyönetimin ön plana çıktığı gardiyan devlet yaklaşımıyla değil, şefkat ve kardeşliğin esas alındığı “kerim” devlet anlayışıyla hareket edilmelidir. Ne olursa olsun hukuktan ve meşru zeminden ayrılmamalıdır. Siyasetin acilen dilini düzeltmesi ve kutuplaşmadan vazgeçmesi gerekmektedir. Bu milletin fertleri arasında en güçlü bağ dindarlık bağıdır. Bu nedenle İslam kardeşliği vurgusu samimi olarak ifade edilmelidir. Sıkıyönetim ilan edilen yerler, gençler arasında işsizliğin en yoğun olduğu yerlerdir. Bu ise terörün gelişimine zemin hazırlamaktadır. Hızlı ve planlı kalkınma için, serbest piyasa anlayışı yerine, bu bölgede, geçici süreyle yatırımları kamu üstlenmelidir. Devletin riske girmediği bir yerde özel sektörün riske girmesini beklemek ancak zaman kaybına neden olmaktadır. Ne olursa olsun, çözüm süreci sürdürülmeli, ancak bunun muhtevası, yöntemi ve metodu değiştirilmelidir. Saadet Partisi’nin belirttiği şekilde yapılmalıdır.