Kırıkkale Şubesi Genel Kuruluna Katılan Türk Metal Sendikası Genel başkanı Kavlak; TÜFEĞİMİZİ VERMEYİZ
Türk Metal Sendikası Kırıkkale Şubesi 3. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın gündeminde MKE ve Milli Piyade Tüfeği (MPT) vardı. MPT’yi onur meselesi olarak gördüklerini ifade eden Kavlak, “Bugüne kadar bir şey yapmayanlar, kılını bile kıpırdatmayanlar, araştırma geliştirme için tek kuruş harcamayanlar, hazıra konmayı adet edinenler, Makine Kimya’nın kapısına dayanmışlar, alın terimiz tüfeği istiyorlar. Ağızlarının suyu akıyor ama yağma yok, biz varız, Türk Metal var. Tüfeğimizi vermeyeceğiz, ölene kadar direneceğiz. Direnmeyen namerttir” diye konuştu.
ÖCAL GÜVEN TAZELEDİ
Sendika binasının üst katında yer alan düğün salonunda düzenlenen 3. Olağan Genel Kurulu’na ilgi yüksekti. Genel Kurula Kırıkkale Milletvekilleri ve Ak Parti Milletvekili adayları Oğuz Kağan Köksal, Ramazan Can, Abdullah Öztürk, MHP Milletvekili Adayı Seyit Ahmet Göçer, Vali Ali Kolat, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, İl Genel Meclis Başkanı Şerafettin Atalay, Türk Metal Sendikası Genel Başkan Yardımcıları ve Kırıkkale Şubesi yöneticileri katıldı. Genel Kurul divanında ise Genel Başkan Kavlak, Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Aslıyüce, Genel Sekreter Yücel Yücel yer aldı. Genel Kurul’da iki aday yarıştı. 117 delegenin oy kullandığı Genel Kurul’da mevcut Başkan Mürsel Öcal 78 oyla yeniden güven tazeledi. Murat Aksoy ise 32 oyda kaldı, 7 oy geçersiz sayıldı.
MPT’Yİ KİMSE ELİMİZDEN ALAMAZ
Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan Şube Başkanı Mürsel Öcal, Türk Metal Sendikası’nın MKE’ye evladı gibi sahip çıktığını ifade ederek, yetkinin başka sendikada olduğu dönemde içinin boşatılmaya çalışılan ve hakları giden işçilerin çilesine hep beraber tanık olduklarını söyledi. MKE’nin o dönemde küçüldüğünü sözlerine ekleyen Öcal, “MKE’nin küçülmesine izin vermedik. Çünkü MKE’ye vefa borcumuz vardı. Yatırımların hep takipçisi olduk. En önemlisi MPT için büyük bir direniş örneği sergiledik. Herkes bilsin ki MPT’yi kimse elimizden alamayacak” dedi. Öcal konuşmasının devamında sendikalarının döneminde kazanılan haklar ve sosyal iyileştirmeler hakkında bilgiler verdi.
KONUŞMANIN ALTINA İMZA ATARIM
Dilek ve temenniler bölümünde söz hakkı alan Kırıkkale Valisi Ali Kolat da konuşmasında “Genel Başkanımız yaptığı konuşma ile yüreğimize su serpti. 1963’te kurulan Türk Metal Sendikası MKE’nin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Türk Metal sorumsuz değil sorumlu bir sendikacılık anlayışıyla örnek olmuştur” sözlerine yer verdi. Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal da Genel Başkan Kavlak’ın konuşmasının altına gözü kapalı imzalarını attıklarına vurgu yaparak, gönüllerinin ve kapılarının MKE’ye ve çalışanlarına açık olduğunu söyledi. Kırıkkale’de yaşayan herkeste MKE’nin katkısının mutlaka bulunduğuna işaret eden Köksal “Kırıkkale MKE ile birlikte kurulan bir şehir. Şöyle geriye dönüp bir baktığımızda MKE’nin etkisi azaldıkça Kırıkkale’nin nüfusu azalmış. Bunun en açık örneği Vekil sayımız 4’ten 3’e düşmesi. Biz MKE’nin daha iyi bir noktaya gelmesi için baştan sonuna kadar arkasındayız. MKE gelişsin Kırıkkale daha da modernleşsin” dedi.
EVDE OLMAK ÇOK GÜZEL
Genel Kurul’a katılarak önemli mesajlar veren Türk İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, hazırlanmış bir metinle nutuk atmayacağını ifade ederek sözlerine, “Kimseye tepeden bakmadık, arkasından konuşmadık, kimseye pusu kurmadık, ekmeğine göz koymadık. Dört nala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu topraklara Anadolu dedik, evimiz belledik. Evde olmak çok güzel dostlarım. Baba ocağında, ana kucağında, emek ocağında olmak çok güzel. İşte bu duygularla selamlıyorum sizleri. Bu duygularla, Kırıkkale şubemizin 3. Olağan Genel Kurulu’nun sendikamıza, sizlere, Türkiye işçi sınıfına hayırlar getirmesini diliyorum” diyerek başladı.
…VE MUSTAFA KEMALLER GELDİ
Kırıkkale’yi Kırıkkale yapan değerlerin asla değişmeyeceğini ifade eden Kavlak, “Peki değişen ne? Değişen, Kırıkkale’nin çehresi… kaderidir arkadaşlar. Değiştirense, Kırıkköy’den Kırıkkale gibi bir kent yaratan o isimsiz kahramanlar, Yani, cumhuriyeti kuranlardır. Cumhuriyet kurulana kadar burada Kırıkköy adında 12 haneli küçük bir yerleşim yeri vardı. Ne kuş uçardı, ne kervan geçerdi. Yoksul insanları, birkaç davarın peşinde, bir avuç kurak toprağın içinde kendi halinde yaşayıp giderdi. Sonra onlar geldiler… Sulakyurt’lu Ömer Onbaşılar, Çelebi’li Fatma Bacılar, Balışeyh’li Kör Hasan’lar, Keskin’li Deli Mehmet’ler ve Mustafa Kemaller… Onlar, ilelebet özgür ve bağımsız yaşayacağımız bu toprakları, vatan diye bize emanet ettiler. İşte Kırıkkale’nin tarihi o zamanlar yazılmaya başlandı.”
TÜRKİYE SİZİNLE GURUR DUYUYOR
“Cumhuriyetle birlikte milli savunma sanayinin kurulması gündeme gelince, en uygun bölge olarak Orta Anadolu benimsendi ve Kırıkköy’ün talihi de 1929 yılında, Top ve Mühimmat Fabrikası’nın temellerinin atılmasıyla, sonsuza kadar değişmiş oldu. Bunu 1931 yılında açılan, Kırıkkale Çelik Fabrikası ile 1936 yılında açılan Kırıkkale Barut, Tüfek ve Top fabrikaları izledi. Kırıkköy’ün 1929’daadı değişti ve belde oldu, 1944’de ilçe, 1989’da da il oldu. 30 – 40 nüfuslu bir köyken, nüfusu kısa zamanda on binlere ulaştı. Türkiye’nin en hızlı göç alan yeri oldu. O günlerde başlayan kentsel gelişim, hızını hiç kaybetmeden günümüze kadar geldi. Makine Kimya’nın emekçileri, bir köyden bir şehir yarattılar. Makine Kimya’nın emekçileri, Türk Savunma sanayinin temel taşları oldular. Bu şehir sizin eserinizdir dostlarım. Siz, bu köyden kent kuran, yokluktan zenginlik yaratan, hiçlikten bir kale inşa eden kahramanlarsınız. Hani, herkesin dilinde dolaşan bir slogan var ya, olur olmaz yerde kullanılıyor. Belki de ben ilk defa, o sloganı, gerçekten hak edenler için kullanacağım. Türkiye sizinle gurur duyuyor arkadaşlar.”
HAK EDENLER HAK ETTİKLERİ KADROYU ALAMIYORDU
“Tarihten ders alınmadığı takdirde, kanla, acıyla yazılmış bir masaldan öteye gidilemeyeceğini ifade eden Kavlak, tarihten ders almayan toplumların, geçmişin acılarını yeniden yaşamaya mahkûm olacaklarını söyledi. Kavlak şöyle devam etti: “İşte bu yüzden dönüp geçmişimize bakmalı ve geleceğimizi ona göre şekillendirmeliyiz. Şimdi gelin, kendi tarihimize kısa bir göz atalım. 2009 yılında, yetkiyi yeniden alana kadar, Türk Metal’siz geçen yıllarda, neler kaybettiklerimizi hatırlayalım ve 2009’dan bu yana, yani Türk Metal’le birlikte, hayatımızın nasıl değiştiğini görelim. Biliyorsunuz, sizlerle 10 yıl ayrı düştük. Şu ya da bu nedenle, bu işyerlerinde yetkisiz kaldık. Şimdi bunları konuşmanın, tartışmanın hiçbir anlamı yok ama bazı önemli noktaların da altını çizmek gerek. Ayrı kaldığımız 10 yıl boyunca neler kaybettiniz. Makine Kimya, bu süre zarfında sürekli küçüldü. Emekli olanların ancak yüzde 10’u kadar yeni istihdam yapılıyordu. Derece ve terfi sınavları ihmal ediliyordu. Hak eden çalışanlar, hak ettikleri kadroları alamıyordu. İşçilerin ortak kullanımına ayrılmış alanlar, bakımsızlıktan perişan durumdaydı. Gece zammı elinizden gitmişti. Fazla mesai alamıyordunuz. İşyerlerinde, kamuda esnek çalışma uygulanıyordu. Bizim zamanımızda 4 olan cezalı pazar sayısı 30’a çıkmıştı. Kıdeme göre ücret verebilmek için yapılan, sene çarpı ücret zammı, sözleşme metninden çıkarılmıştı. Tezgâh başında şehit olan arkadaşlarımızın yerine, onların bize emaneti olan birinci derece yakınlarının işe alınmasını, sözleşme metnine koydurmuştuk. Bunlar, onu da çıkarmışlardı.”
YENİ PROJELERİN TAKİPÇİSİ OLDUK
MKE’nin artık sürekli büyüdüğünü, sürekli geliştiğini ifade eden ve işe yeni alım oranının, emekli olanların yüzde 50’sine yaklaştığının altını çizen Kavlak şunları söyledi: “Yeni projelerin takipçisi olduk. Çelik fabrikasının vakumlu çelik biriminin temelleri atılıyor. Bu ne demek? Bu, yurt dışından ithal ettiğimiz vakumlu çeliğin üçte birinin, yani 120 bin tonunun artık Kırıkkale’de üretilmesi demektir. Milli servetin ülkede kalması demektir. Yeni istihdam ve büyüme demektir. Asıl önemlisi, fabrikanın geleceğinin kurtulması demektir. Fabrikanın geleceğinin kurtulması demek. 2009’dan bu yana, başka neler yaptık? 15 yıl boyunca ihmal edilen, derece ve terfi sınavlarını yeniden gündeme getirdik. Her fabrikada 2’şer sınav açarak hak edenlere derecelerini verdirdik.”
DAHA ÇOK KAZANACAĞIZ
2009, 2011 ve 2013 yıllarındaki sözleşmelerde, kamu çerçeve anlaşmasını delerek 100 lira fazla zam aldık. Ortak kullanıma açık sosyal alanları, zamanın şartlarına göre yenilettik. Bu sözde sendikacılar döneminde kaybettiğimiz haklarımızı, şimdi yeniden kazanmaya çalışıyoruz. 8 önemli maddede kayıplarımız vardı. Bunlardan 5 tanesinde istediğimiz noktaya geldik. Yukarıda sözünü ettiğim cezalı pazar sayısını 12’ye çektik. Eskiden olduğu gibi 4’e düşürene kadar mücadelemiz devam edecek. Daha neler yapmadık ki! Daha önce 4 taksitte verilen banka promosyonlarını hem yükselttik, hem de bir seferde ödettirdik. Ortaya koyduğumuz projelerle kuruma 1000’e yakın yeni işçi alımını sağladık. Üye çocuklarına ücretsiz kurslar açtık. Hizmet tespiti davalarını kazandık. Askerlik dönüşü, ücret kaybına uğrayan bine yakın arkadaşımız için dava açtık. Yemekhanemizi yeniledik, servisi kaliteli hale getirdik. Bunlar, şu an için aklıma gelenler. Sizler için yaptıklarımız ve yapacaklarımız bunlarla sınırlı değil. Aklımız, gönlümüz hep sizinle, Mesaimiz sizler için… Mücadelemiz, kavgamız sizler için… Bunların hepsi ananızın ak sütü gibi helaldir. Ailenizle, çocuklarınızla birlikte, güzel bir gelecek için… İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için, hepsi sizin hakkınızdır. Şunu sakın aklınızdan çıkartmayın. Siz bizimle olduğunuz sürece, bize inandığınız, güvendiğiniz sürece alacağız, alacağız, daha çok alacağız… Kazanacağız, daha çok kazanacağız.”
BAZILARI BUNA PRİM VERİYOR
MKE emekçisinin gündeminde yer alan MPT’nin onur ve namus meselesi olduğunu kaydeden Kavlak, “Dün Ankara’daki genel kurulumuzda da dile getirdim. Bir süredir, birilerinin ağzı sulanıyor. Ne istiyorlar? Milli Piyade Tüfeğini istiyorlar. O tüfek, MKE işçisinin alın teri, göz nurudur. Bilginin, aklın, tecrübenin zaferidir. O tüfek, dağlarda teröriste kurşun sıkan, sınır boylarında bu ülkeyi koruyan Mehmetçiğin, Güvencesidir. O tüfek, sizler için aştır, iştir, gelecektir. Şimdi utanmadan sizin geleceğinize göz dikiyorlar. Bugüne kadar bir şey yapmayanlar, kılını bile kıpırdatmayanlar, araştırma geliştirme için tek kuruş harcamayanlar, hazıra konmayı adet edinenler, Makine Kimya’nın kapısına dayanmışlar… O tüfeği istiyorlar. Ağızlarının suyu akıyor ama yağma yok, biz varız, Türk Metal var. Şimdi size soruyorum: Tüfeği teslim edecek misiniz? Etmeyeceksiniz, biliyorum. Ben de etmeyeceğim. Sonuna kadar mücadele edeceğim. Etmeyen namerttir. Bunlar, Milli Piyade Tüfeğini özel sektörle beraber üretseniz ne olur diyorlar. Güya, akıllarınca, bizle empati kurmaya çalışıyorlar. Bazıları da buna prim veriyor. Hadi gelin, bir de, biz sizinle empati kuralım o zaman. Satmasanız ne olur? Özelleştirmeseniz ne olur? Yabancı sermayeye peşkeş çekmeseniz ne olur? Ben söyleyeyim ne olacağını. Hiçbir şey olmaz. Vallahi bugünden daha iyi olur” diye konuştu.
TÜFEĞİMİZİ VERMEYECEĞİZ
Özelleştirmelerin olduğu dönemde ‘Devlete ait hantal durumdaki kaynaklar harekete geçirilecek. Daha akıllıca, daha karı işletilecek, daha çok kişiye iş olacak, aş olacak’ dendiğini hatırlatan Kavak, “Karlılık, verimlilik, istihdam masalları anlatılmamış mıydı? Anlatılmıştı. Peki sonra ne oldu? Ufak ufak başladılar, dev gibi kuruluşları yok ettiler. Bir dönemin dev gibi kuruluşlarını hatırlayın, Sümerbank`ı, Merinos`u, Eti Holding`i, Seka`yı, Tekel`i, Termik santralleri, Limanları, Et Balık Kurumu`nu… Saymakla bitmez. Daha onlarcası var. Yok pahasına satılan, arsa parasına devredilen o kuruluşlar, Bugün ya yok, ya da üretim yapamıyor ya da işçi çıkarıyor. İşte onun için diyoruz ki, şimdi 15 bin piyade tüfeği için mücadele etmezsek, Yarın bir bakarız ki, ne piyade tüfeği kalmış, ne top, ne mermi kalmış, ne barut… Bugün piyade tüfeğini verirsek, emin olun, yarın ne maske kalır, ne fişek ne tabanca… Hiçbir şey kalmaz, hiçbir şey… İşte o zaman, burada size ne iş kalır, ne aş… Karar sizin. Sizin bilginizle, aklınızla, tecrübenizle yapılan o tüfeği, kendi ellerinizle verecek misiniz? Vermeyeceksiniz, vermeyeceğiz. Direneceğiz, direneceğiz, ölene kadar direneceğiz.”
HÜKÜMET HEP BİZDEN ALIYOR
Ülkede işçi sınıfının yıllardır hak kaybettiğini belirten Kavlak şöyle devam etti: “İşbaşına gelen her hükümet, hep bizden alıyor. Şöyle geriye bakıp bir düşünün… Ne olduysa, 12 Eylül`den sonra oldu. Önce sendikal örgütlülük sınırlandı. Nüfusumuz 76 milyon, çalışan sayısı 13 milyon oldu ama sendikalı işçi sayısı 1 milyon bile değil… İşte ilk iş, buydu, örgütlülüğü zayıflatmak, hatta mümkünse ortadan kaldırmak… Sonra? Yeni sendikalar kanunu, toplu sözleşme kanunu geldi… 12 Eylül’den önce, mücadeleyle kazanılmış haklarımızın, önemli bir kısmını kaybettik. Ardından ne geldi? Özelleştirme geldi. Sonra dediler ki… ‘Bu insanlara bu kadar sosyal güvence fazla…’ Sosyal güvenlik haklarımızın büyük bir bölümü elimizden gitti.
TÜRKİYE’Yİ EMEKLİLER CEHENNEMİNE ÇEVİRDİLER
Emekliler cenneti diye diye, Türkiye’yi emekliler cehennemine çevirdiler. Emekli aylıkları kuşa döndü. “Bu insanlar bedava eğitim görmesin, bedava sağlık hizmeti almasın” dediler. Sağlık ve eğitim paralı oldu. Gelir dağılımı adaletsizliği, yoksulluk alabildiğine arttı. Bu küresel düzen, vergiyi bile neredeyse sadece çalışanlardan almaya başladı. Türkiye’de gelir ve kazanç üzerinden alınan verginin, yaklaşık üçte ikisi ücretliler tarafından ödeniyor. Yani siz ödüyorsunuz. Adalet mi bu? Hak mı? Hukuk mu? Başka sorunlarımız yok mu? Elbette var. Taşeronlaşma, esnek çalışma, kayıt dışı çalıştırma, iş cinayetleri… Daha bunlar saymakla bitmez… Hepsi birer birer karşımıza dikildi.”
HAKKIMIZA EL UZATANIN ELİNİ KIRARIZ
İşçilere seslenerek, “Siz yanımızda olduğunuz sürece, bir olduğumuz, İri olduğumuz, diri olduğumuz sürece kazanılmış haklarımızı kimse elimizden alamaz. Hakkımıza el uzatanın elini kırarız, elini… vallahi de kırarız, billahi de kırarız” mesajlarını veren Kavlak, “Sizlere, daha önce verdiğim bir müjdeyi bir kez de buradan tekrarlamak istiyorum. Çünkü bu çok önemli ve dünyada bir ilk. Hepimizi mutlu edecek, Biraz olsun yükümüzü hafifletecek, geleceğe daha umutlu, Daha güvenli bakmamızı sağlayacak bir müjde bu… Arkadaşlar, Üniversitemiz, artık kuruluyor. Yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Bakanlar Kurulu`ndan ön izni aldık. Şimdiden hepimize hayırlı uğurlu olsun. Orada, Türk Metal üyelerinin çocukları para vermeden okuyacak. Hatta ihtiyacı olanlara burs vereceğiz. Çocuklarımız orada, en iyi hocalardan ders alacak, diploması her yerde geçerli olacak. Bu üniversiteden mezun olan işçi çocukları Türkiye`nin geleceğine ışık tutacak” dedi.
ANANIZIN AK SÜTÜ GİBİ HELAL
Kavlak konuşmasını şöyle tamamladı: “Bir kez daha altını çizmek istiyorum. Makine Kimya, Kırıkkale’yi besleyen, büyüten can damarıdır ve bu damara kan pompalayan, benim fedakâr emekçi arkadaşlarımdır. Bozkırın ortasındaki bu şehri 21. Yüzyıla taşıyan, modern Kırıkkale’yi kuran sizin emeğiniz, çalışkanlığınız, vatan sevginiz ve özverinizdir. 50 yıl önce bu topraklara ekilen Türk Metal tohumu, artık dev bir çınar oldu. Bu çınar, henüz bir fidanken, ona ilk can suyunu siz verdiniz. Yani 50 yıl önce, bir tek Kırıkkale’nin değil, tüm Türkiye’nin geleceğine, kalkınmasına can suyu vermiştiniz. İşte bu yüzden, sırf bu yüzden, sizler için yaptığımız her şey ananızın ak sütü gibi helaldir.”
İŞTE YÖNETİM
Başkan Mürsel Öcal, Şube Sekreteri Zekai Tufan, Şube Mali Sekreteri Uğur Kayalı, Şube Teşkilatlandırma Sekreteri Mustafa Teke, Şube Eğitim Sekreteri Erdoğan Elidemir. Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri İse Levent Öztürk, Metin Aydın, Alpaslan Aydın, Ayhan Bulut, Ayhan Aktaş olarak belirlendi.
1
Dillerinize sağlik… mke kırıkkaledir…