Benim bildiğim 80 ihtilalinden sonra tek başına hiçbir zaman hükümeti kuramadı.
İyi bir muhalefet oldu mu, oda tartışılır ama hala muhalefet olmaktan bir türlü kendini kurtaramıyor.
Liderden mi, Türkiye’nin genel yapısından mı, kendi içinde yaşadıkları fırtınalar dan mı, genç nesillere yeterince önem verilmemesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum, sol yerinde saydığı gibi bir türlü büyüyemiyor da.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı CHP’nin puanını artırdı lakin, iktidar olma yolunda yeterli miydi görünen ortada.
Bir ara Mustafa Sarıgül’ün CHP’ye geleceğinin söylenmesi CHP’de bir değişim rüzgarı estireceği kanaatini uyandırmışsa da, CHP kurmaylarının koltuk endişesi, Sarıgün’ün CHP’ye katılmasına rağmen o beklentiye cevap verdi mi vermedi mi halen tartışılır.
Zira CHP halen iktidarı bir türlü yakalayamadı.
Beklentinin yüksek olmasından mı kaynaklı bilemiyoruz gerçekten anlaşılması zor bir durum.
Sonra Muharrem İnce ismi öne çıktı CHP’de.
Gerek konuşma tarzı, gerek isabetli saptamalarıyla dikkatleri üzerine çekti.
Sosyal medyada takip patlaması yaşandı ki, sadece partililer değil sağ seçmenlerin de büyük çoğunluğunun takdirini aldı.
Emine Ülker Tarhan’ın da hakkı var, en az Sarıgül ve İnce kadar dikkat çekmeyi başaran diğer bir partili.
Daha doğrusu iktidarın en güçlü olduğu bir dönemde CHP’ye ciddi katkı sağladılar.
Bir genel kurul yaşandı, ne olduysa oldu dengeler birden değişti.
Tarhan ile İnce pasif ize edildi.
İktidar karşısında yıpranmaya başlayan hatta düşüşe geçen muhalefet olarak CHP’de kenetlenilmesi gereken bir zamanda CHP’de yaşanan ayrışma depremi, yıpranan iktidara önemli bir destek yerine geçti adeta.
İşin ilginç yanı, parti içi muhalefet nedeniyle başlayan bölünme, Emine Ülker Tarhan’ın CHP dışında solda partilileşme çabası ise inanılır gibi değil.
CHP genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “parti içinde çatlak sesleri bitireceğiz” söylemi parti içindeki ayrışmanın tuzu biberi oldu mu sorusuna hiç kuşkusuz evet demek mümkün.
Genel seçim yaklaşırken gelişmelere şöyle bir baktığımızda ise görünen manzara şu;
İktidar yıpranırken, kan kaybederken, CHP içinde yaşanan ayrışma iktidara can simidi oluyor diyebiliriz.
Daha doğrusu iktidara görünmeyen, bilinmeyen gizli hesaplar ışığında çanak tutuluyor bir nevi.
Kimin hangi noktada doğruluğu ve yanlışlığına gelince;
Kesinlikle Tarhan’ın çıkışı tasvip edilemez.
Kılıçdaroğlu’nun parti içinde tasfiye söylemi de yanlış zamanlamadır.
Parti içinde bütünleşme gerekirken ayrışmanın zeminini oluşturmak, iktidarın ekmeğine bal sürmekten başka bir şey değildir.
Bunu bilirim bunu söylerim.